Gazeteci Enver Aysever, bir zamanlar Kemal Kılıçdaroğlu'nun ateşli savunucusuydu. Siyasete, onun kontenjanından dahil oldu. Parti Meclisi'ne seçildi. Hatta MYK'ya bile girmeyi düşünüyordu. Kılıçdaroğlu'na toz kondurmuyordu.
Hepimiz, Kılıçdaroğlu'nun Gürsel Tekin'in bir eseri olduğunu biliyoruz. Önce, 2009'daki mahalli seçimlerde, Tekin, Kılıçdaroğlu'nu parlattı, sonra Önder Sav'a karşı hamle yapmaya teşvik etti. Duydum ki, Enver Aysever, Gürsel Tekin marifetiyle, Mehmet Emin Karamehmet'e ait Sky Türk televizyonundan atılmış. Zira katıldığı bir programda, Gürsel Tekin aleyhine atıp tutmuş. Üstelik, Tekin'e yakın olarak bilinen gazeteci Barış Yarkadaş'la birbirlerine girmişler.
Aysever, Genel Başkan'dan davet alınca, büyük umutlarla CHP'ye üye olmuştu. Ama CHP, Fikri Sağlar'ı veto edip, Sinan Aygün'ü, Mehmet Haberal'ı aday gösterince, Parti Meclisi'nde yönetime verip veriştirmişti. Kılıçdaroğlu da onu, aday listesinde seçilemeyeceği bir sıraya koydu; Aysever'i harcadı. Şimdi, işinden uzaklaştırılmasına göz yumarak, ikinci kez harcamış oluyor.
Daha önce, Yılmaz Özdil'den bir alıntı yapmıştım. Özdil, Baykal'ı destekleyen yazıları yüzünden, yeni CHP'de meğer "Persona non grata" ilân edilmiş. Nasıl bir muameleye maruz kaldığını şöyle anlatıyordu Özdil: "...Basına özgürlükten bahseden CHP örgütlerinde yazılarım yasaklandı. Kafası kurcalanan Atatürkçü gençlere, 'Cemaatin örtülü ajanı' olduğum söylendi. Hatta şöhretli bir CHP'li, AKP'den para aldığımı iddia etti. 'Baykal'ın köpeğisin' diyen zarif mesajlar da aldım. Suratıma tükürülmesi için cep telefonumun numarası dağıtıldı..." (14 Haziran 2011- Hürriyet)
Basın özgürlüğü diyoruz ya, daha iktidar olmadan CHP'de bir otoriter tavır göze çarpıyor. Zaten insanın doğasında, tenkitlere tahammülsüzlük vardır. Bu yüzden, Tayyip Erdoğan'ın basına yönelik sert tavrını kıyasıya eleştirelim ama CHP'deki bu eğilimleri de görmezden gelmeyelim.