YGS sınavını, siyasetçiler düzenlemiyor. Öyleyse bu sahip çıkma içgüdüsü nereden kaynaklanıyor? Gönül isterdi ki, Başbakan Erdoğan, "Konuya el koydum; en ciddi şekilde soruşturuyorum. Herkes güvenebilir. Hatta, soruşturma heyetine isteyen siyasi parti, gözlemci gönderebilir" desin. Ama böyle demedi. Abdullah Gül'den sonra, o da "Açıklamadan tatmin oldum" şeklinde konuştu. Üstelik suçlayıcı cümleler kullandı: "Herhalde birilerinin tezgâhı bozuluyor ki, bu işten çok rahatsızlar. Sokaklara kimin döküldüğü ortadadır" dedi.
AK Parti Genel Başkanı şunu anlamakta zorluk çekiyor: Halkın bir kısmı kendisine güvenmekle birlikte, hiç de azımsanmayacak bir bölümü aksine hiç güvenmiyor. Dolayısıyla onun "Ben tatmin oldum" demesi karşısında akan sular durmuyor.
Aksine, insanlar daha da kaygılanıyor. Erdoğan, bunu muhaliflerinin bir tezgâhı gibi görürken, muhalifler de, "işin içinde iktidarın tezgâhı var" diye düşünüyor. Dolayısıyla, herkesin güven duyacağı, objektif bir heyet konuyu incelemeli ve kamuoyu bu şekilde ikna edilmeliydi.