Balyoz davası tutuklularının durumu, ikinci defa 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin önüne geldi. Aynı mahkeme, daha önce (28.2.2011), tutukluluk kararının kaldırılması talebini, Başkan Şeref Akçay'ın muhalefetiyle ve oy çokluğuyla reddetmişti. Bir kısım sanıklar açısından konu, yeniden 11. Ağır Ceza'da görüşüldü. 4.4.2011'de, tutukluluğun kaldırılması isteği gene 1'e karşı 2 oyla reddedildi.
Hadise, hukuki mecrada giderken, Genelkurmay Başkanlığı'nın müdahalesiyle, farklı bir boyut kazandı. Zira Genelkurmay Başkanlığı, bir basın açıklaması yayınladı; altına da, Başkan Şeref Akçay'ın karşı oy yazısıyla birlikte mahkeme kararını ekledi.
"Türkiye'de herkes, yargıya müdahale ediyor. Son olarak, basın mensuplarının tutuklanması karşısında, gazeteciler sokaklarda eylem bile yaptı. Niye asker de konuşmasın?" diyebilirsiniz.
Ama sivil toplum örgütlerinin protestosuyla, adı sürekli darbelerle anılan askerlerin açıklaması ve bunun kamuoyunda algılanması farklı. Bugünkü Genelkurmay'ın siyasetten uzak durmaya azami gayret gösterdiğinin farkındayız. İnsani münasebetler açısından, onların da baskı altında kaldığını hissediyoruz. Bununla beraber, böyle bir müdahale, sanıkların lehine değil, aleyhine olmuştur. Yargı mensupları, Anayasa'nın 138'inci maddesinin çiğnendiği ve kendilerine "telkin ya da tavsiyede bulunulduğu" duygusuna kapılarak, inatlaşma yoluna gidebilir veya "telkin ya da tavsiyeye uyuldu" izlenimi doğacak endişesiyle, tutukluluk haline son vermeyi düşünürken, devamına da karar verebilir.