Ali Saydam, "Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir?" (Remzi Kitapevi) isimli kitabını bana yolladı, ancak okuyabildim. Tecrübelerini bizlerle paylaşıyor. Anlattığı çok hoş bir hikâyeyi nakledeyim:
Vaktiyle, Saydam karşılaştığı hanımları etkilemek için şöyle bir formül uygularmış: "Sizin bir gözünüz diğerinden çok farklı bakıyor. Biri, içinizdeki aklı, mantığı yansıtıyor; diğerinde ise ruhsal dünyanızın parıltıları var. Sizi okumak için kâh bir gözünüze, kâh diğer gözünüze bakmak gerek."
Bana birisi böyle konuşsa hemen içimden "Amma sahtekâr" diye geçiririm ama demek o zamanlar bu standart kalıp, iyi netice veriyormuş; taaa ki... Divan Bar'daki o genç ve güzel hanımı görene kadar. Barda oturuyorlar. Ali Saydam'ın gözleri güzel bir hanıma takılıyor. Hanımefendi, Ali Saydam'ın yanı başındaki arkadaşını tanıyormuş. Bu yüzden, yanlarına gelmiş. Ali Saydam, etkisinden emin, o meşhur cümlesini sarf etmiş: "Farkında mısınız; iki gözünüz birbirinden çok farklı bakıyor. Müthiş bir anlam farklılığı var ikisinin arasında..."
Kızcağız, "Evet" cevabını vermiş. "Dört yıl kadar önce ciddi bir kaza geçirdim, bir gözüm takmadır..."
Ali Saydam, o günden sonra standart klişeler yerine, muhatabının kişiliğine göre konuşmayı ve ilişki kurmayı öğrenmiş.