Gölcük'ten çıkan belgeleri 10. Ağır Ceza Mahkemesi, ek delil saydığı için tutuklama kararı verdi.
Muvazzaf askerlerle de ilişkilendirilen bu dava çok önemli. Öylesine önemli ki, belgeler Taraf'ta yayınlanınca, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ sert bir açıklama yaparak iddiaların önünü kesmek istemişti: "Vicdansızlara sesleniyorum.
TSK'nın da sabrının bir sınırı var. Orduyu nasıl böyle itham edersiniz" demişti. Savcılık olaya el koyunca, Başbuğ, bu defa, orgeneral ve oramiralleri Karargâh'ta toplamıştı (23 Şubat 2010). "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında ortaya çıkan ciddi durumu değerlendirmek için" toplantının düzenlendiği Genelkurmay Başkanlığı'ndan açıklanmıştı.
Balyoz şüphelileri, 2010 Ağustos ayındaki Şûra'yı da etkiledi. İlker Başbuğ ve komutanlar, Balyoz'da görev aldığı ileri sürülen bazı askerlerin terfi etmesi için ısrarlı davrandı.
Bugün, Işık Koşaner, "aksine telkinlere rağmen", yargıya saygısını teyit ediyor.
Ne güzel!

***
İlker Başbuğ, 1. Ordu'da Harp Oyunu düzenlendiği sırada, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın Kurmay Başkanıydı.
Gelişmelerin yakın tanığı. Önce, Yalman, Genelkurmay'dan gelen dış tehdide yönelik senaryonun uygulanmasını Çetin Doğan'dan istiyor. Ama Doğan'ın ısrarı üzerine senaryoya "iç tehdit" boyutu da ilave ediliyor.
Kara Kuvvetleri, niçin senaryo değişikliğini kabul ediyor? Bunun cevabı aranmalı. Daha sonra Yalman'ı, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'la Sarıkız darbe planının içinde de görüyoruz. Bilahare, Yalman'ın müdahaleden vazgeçtiğini, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ile Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına'nın darbe konusunda ısrarlı davranmasından yakındığını biliyoruz (Özden Örnek günlükleri).
Bence Balyoz'da Aytaç Yalman'ın vereceği bilgiler birçok konuyu aydınlatabilir.