Müslüman Kardeşler, 1952'de, genç subayların gerçekleştirdiği ihtilâle destek verdi. Çünkü Mısır'ı egemenliği altına alan İngiliz emperyalizmine ve onun kuklası durumunda gördükleri krallık rejimine karşıydılar. Amaçları, krallık rejimi yerine, İslâm'ı hâkim kılmaktı. Bu konuda ihtilâlci subaylarla anlaşmışlardı. Fakat araları açıldı. Bu yüzden, özellikle 26 Ekim 1954'te, Cemal Abdülnasır'a karşı gerçekleştirilen başarısız suikast girişiminden sonra, geniş çapta tutuklamalar başladı. Yöneticiler, Devrim Mahkemesi kararıyla idam edildi. Müslüman Kardeşler'in fikri önderlerinden Seyyid Kutub da, hapsedildi. Böyle bir tecrübeyi yaşamış olan Müslüman Kardeşler, "Mübarek gitsin, yerine askerin de destekleyeceği Ömer Süleyman gelsin" formülüne rıza gösterir mi? Zaten Nasır'dan beri, diktatörlerin hepsi ordunun desteklediği askerler; her biri ABD'nin dümen suyunda ve Filistin davasında İsrail'in yanı başında.