Başörtüsü tartışmaları sırasında Merve Kavakçı, TBMM'de yaşadıklarını hem 5N1K'ya, hem de 32. Gün'e anlattı. Konu beni de yakından ilgilendirdiği için, temas etmek istiyorum.
Oktay Ekşi'nin, o günlerdeki bir yazısı dolayısıyla üzerime "provokasyon" yaftası yapıştı kaldı. Sanki Merve Kavakçı'yı en kalabalık bir anda, üstelik Erbakan'ın talimatıyla Meclis'e sokup, kargaşa çıkmasını istemişim gibi olayı takdim ediyordu.
Merve Kavakçı'nın seçilecek bir yerden aday olması kararını ben vermedim; Erbakan verdi ve o tarihte parti yönetiminde bulunan Cemil Çiçek, Nevzat Yalçıntaş, Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi isimler de bunu benimsedi. Elbette, ben de bu kararı doğru bulmuştum.
Gelelim Meclis'teki yemin törenine... En yaşlı üye sıfatıyla Genel Kurul'da oturuma başkanlık eden Ali Rıza Septioğlu, Merve Kavakçı'nın da ismini okuyacaktı. Kavakçı, kendisine sıra gelmeden az önce, milletvekillerinin çalışma odalarının olduğu yerden, cep telefonumu aradı. Bana "Nazlı abla gelir misin? Genel Kurul'a birlikte katılalım" dedi. Seçmene, seçim meydanlarında ona sahip çıkacağım sözünü vermiştim. Bu yüzden, çağrısına uydum. Erbakan, Temel Karamollaoğlu'nu göndermiş, Merve'nin yeminini en son etmesini istemişti; el ayak çekildikten sonra, az kişi kaldığında Genel Kurul'a girecek ve yemin edecekti. Kavakçı, buna itiraz etti. "Ben kusurlu muyum ki, kaçak bir şekilde arka kapıdan gireyim" dedi. Ben de kendisine hak verdim: "Sen nasıl istersen, öyle hareket ederiz" dedim.
Zaten, Fazilet Partili milletvekilleri, biz Genel Kurul'a girince, alkışlarla karşıladılar. Onlar da Merve'ye sahip çıktılar. Hatta ertesi gün, Fazilet Partisi basın toplantısı düzenledi. Grup Başkanvekili sıfatıyla Abdüllatif Şener, Merve'yi savundu.
Ortada bir provokasyon yok; bir art niyet bulunmuyor. Ben sadece, başörtülü de olsa, seçilmiş bir kişiye sahip çıktım. İşin sonunda, Fazilet Partililerin büyük çoğunluğu, kendilerine bir siyasi yük binmesin diye, köşelerine çekilip, olayın benim üzerimde kalmasını memnuniyetle karşıladılar. Böylece, Fazilet Partisi kapatılırken, üyeliği düşürülen 3 milletvekilinden biri ben oldum. Biri Merve Kavakçı, diğeri ise Bekir Sobacı'ydı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, milletvekilliğinin düşürülmesinin, güdülen meşru amaçla orantısız bir ceza olduğunu kabul etti.
"Kavakçı olayı provokasyondu" diyenlere, bu bilgiyi vermek istedim.