"Gazze, İsrail'in Vietnam'ı olacak" diyorlar. ABD de, Vietnam'da kendisine göre "haklı (!)" bir savaş yürütüyordu. Neydi mesele? Vietnam ikiye bölünmüştü, Kuzey'de Ho Şi Minh'in komünist hükûmeti vardı. Güney'de ise, hür dünyanın desteklediği Saygon hükûmeti. Ho Şi Minh Çin'den silâh desteği alıyordu; Moskova'yla bağlantıları mevcuttu. Güney'i de ele geçirdiğinde, komünizm, oralara da yayılacaktı.
Peki, bölgede Fransa'nın ya da Amerika'nın ne işi vardı? Vietnam, Fransız sömürgesiydi. Fransa dayanamayınca, onun boşluğunu ABD doldurdu. Amerika'nın, Güney Vietnam'ı komünizmden koruma mücadelesi verdiği söyleniyordu. Vietnam'daki iç savaşın yürekleri acıtan fotoğrafları yayınlanmaya başlayınca, ABD halkının da, dünyadaki duyarlı kitlelerin de vicdanı kanadı. Amerikan askeri, Vietnam'dan çıkmak zorunda kaldı.
Şimdi deniliyor ki: "Hamas, Gazze halkına zulüm yapıyor; İsrail çekilirse, dinci bir devlet kurulacak. Halkı da özgür bırakmayacak."
Sana ne!!! Bugün artık, burnunu Filistinlilerin işine sokanlara böyle seslenebiliyoruz. Zaten, 2006 seçimlerinde Hamas, Filistinlilerin oyuyla Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) geçti ve birinci parti oldu. Ama kimse bu iradeye saygı göstermedi.
İsrail, ölüm kalım mücadelesi verdiği iddiasında. Hamas'ın, İsrail devletini tanımadığını ve yok etme amacını güttüğünü belirtiyor. Oysa Hamas'ı FKÖ'yü bölmek ve zayıflatmak için İsrail destekleyip, cesaretlendirmedi mi? (2007'de İsrail Başbakanı Ehud Olmert şunları söylüyordu: "Hamas'a Netanyahu hayat verdi. Ahmet Yasin'i serbest bıraktı ve ona gelişme şansı tanıdı.")
1917'de, İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin'de Yahudilerin bir vatan kurmasına İngilizlerin destek vereceğini açıkladığında, 700 bin olan Filistin nüfusunun, 574 bini Müslüman, 74 bini Hıristiyan, 56 bini Yahudi'ydi. Filistin, İngiliz mandası altına geçince (1920), Yahudi nüfus göçlerle arttı. İngiliz manda rejiminin sona ermesinin ardından, 14 Mayıs 1948'de kurulan İsrail devletinin sınırları içinde Batı Şeria ve Gazze yoktu. 1967'de İsrail, Araplarla 6 Gün Savaşı'na tutuştu. Arap devletleri yenilgiye uğrayınca, İsrail, Filistin topraklarının geriye kalan % 22'sini (Batı Şeria ve Gazze), Mısır topraklarının % 26'sını (Sina yarımadası) ve Suriye topraklarının % 1'ini (Golan Tepeleri'ni) işgal etti. Böylece kontrolündeki toprağı, 3 kattan daha fazla büyütmüş oldu. Ve sonuçta, Filistinlilere, kendi topraklarında yaşayacak yer kalmadı. Yüz binlerce kişi göçe zorlandı.
İşte bu noktada Filistinliler silâhlı mücadelenin gereği üzerinde durmaya başladılar. Yaser Arafat yönetimindeki FKÖ, o tarihte kuruldu. FKÖ, Filistin topraklarını İsrail devletinin işgalinden kurtarmaya çalışıyordu. Zaman içinde silâhlı mücadele, yerini uzlaşmaya bıraktı. FKÖ de, ilk başta İsrail devletinin ortadan kalkmasını savunuyordu.
İsrail'e şöyle seslensek, haksız mıyız: Dağdan geldin, "vaat edilmiş topraklar" diye bağdakini kovdun. Onlara, hiçbir hayat hakkı tanımıyorsun. Zaten uluslararası hukuka da aldırmıyorsun. Gazze ablukasıyla, haksız yere işgal ettiğin topraklarda açık hapishane kurdun. Kadınlar, çoluk çocuk herkes perişan.
Bir de haklıyım diye hâlâ konuşuyorsun!!!