Anayasa teknik bir konu. Siyaset de öyle; özellikle Türkiye'de çok yakın takip gerektiriyor; o kadar hareketli ki! Uzman olmayanlar, gelişmelere bu yüzden doğru teşhis koymayabilir; yanılgı içine girebilir.
Ama, "Anayasa değişikliği uzmanı" diye manşetten takdim edilen birinin gerçeklere bu kadar uzak düşmesine ne demeli?
Prof. Andrew Arato, Milliyet'te Devrim Sevimay'a verdiği mülâkatta, bakın ne diyor: "AKP, 2000 öncesindeki gibi, Uzlaşma Komisyonu kurulmasına ilgi göstermedi" (Birinci yanlış). "Anayasanın 10 ve 42. maddesi değiştirilirken uzlaşmayı dışladı" (İkinci yanlış).
Aksine AK Parti, defalarca "Uzlaşma Komisyonu kuralım" dedi; CHP bunu reddetti. İkincisi, 10 ve 42. madde değişikliklerinde, uzlaşma gerçekleşti. MHP'nin de iştirakiyle, 550 kişilik parlamentodan 411 oy çıktı. Uzlaşma, firesiz bir mutabakat değildir.
Bizde âdet, yabancı bir profesöre referans verirseniz, sanki bir bilgi üstünlüğü sağlarsınız. Aksine bu kişiler, çoğu kere, Türkiye'ye ait kulaktan dolma bilgilerle hareket eder. Yukarıda iki örnek verdim. Tahlilleri de çoğu kez, "Bon pour L'Orient" anlayışına dayanır (Şark için yeterli). Son derece sığ değerlendirmeler yaparlar.
Andrew Arato, Anayasa Mahkemesi'nin, anayasayı esastan inceleyebileceğini savunurken, hayali bir misale dayanarak, aslında bu görüşümüzü teyit ediyor: Parlamento, "Abdullah Gül sultan ve halifedir" diye anayasayı değiştirirse, Anayasa Mahkemesi bunu esasa girerek denetleyemeyecek mi, sorusunu Devrim Sevimay'a yöneltiyor.
"Farz-ı muhal" üzerine bir teori inşa ederseniz, işte böyle saçma sapan sonuçlara varırsınız.
Farz-ı muhal parlamento, 3'te 2 çoğunlukla (367), Gül'ü sultan ilân edecek kadar çıldırmış. 367 milletvekilinin, böyle bir çılgınlık yapabileceği varsayılıyorsa, Anayasa Mahkemesi'nin 6 kişiden oluşan çoğunluğu, her türlü hatadan vareste midir?
Farz-ı muhal Abdullah Gül'ü sultan ilân etseler... Ama etmediler ve sadece, kamu otoritesinin herkese eşit davranması ve eğitim hakkı adına, üniversitede okumak isteyen başörtülü kızların önünü açtılar.
Keşke "Anayasa değişikliği uzmanı profesör", bu somut olaydaki görüşünü ifade etseydi. Laiklik ilkesine aykırı bir durum mu vardı?
"Eğer ve meğer ile Paris'i şişeye koyabilirsiniz" diyor bir Fransız atasözü. Prof. Andrew Arato da, bu atasözüne uygun hareket ediyor ve "Farz-ı muhal" ile gerçeklerden kopup, önceden belirlediği bir sonuca ulaşmaya çalışıyor.