CHP, TBMM, Anayasa Mahkemesi'ne üye seçerken, önce 3'te 2, sonra salt çoğunluk şartı aranmasını, en sonunda ise, en fazla oy alan iki kişiden birinin seçilmesini eleştiriyor; "Nisap 3'te 2 olarak muhafaza edilmelidir" diyor. Ama bu uygulama ve nisabın giderek düşürülmesi mantığı, TBMM Başkanı'nın seçiminde de tatbik ediliyor.
İkinci eleştiri: Üye sayısı fazla olan barolara niye daha çok ağırlık verilmiyor... "İstanbul Baro Başkanı da bir aday yazacak, Diyarbakır Baro Başkanı da bir aday için oy kullanacak; bu haksızlık" deniliyor.
Elbette eleştiriler olabilir. Ama dünya uygulamalarına baktığımızda, Türkiye'deki yeni düzenleme hiç de hukuka aykırı gibi durmuyor.
Fransa'da, Anayasa Konseyi'nin 9 üyesinden 3'ünü Cumhurbaşkanı, 3'ünü Meclis Başkanı, 3'ünü Senato Başkanı seçiyor. İspanyol Anayasa Mahkemesi'nin 12 üyesinden 8'ini Parlamento, 2'sini hükûmet, 2'sini de Yargı Genel Konseyi atıyor. Farklı örnekleri çoğaltabiliriz ama, bırakınız Meclisi ya da cumhurbaşkanını, Anayasa Mahkemesi'ne (İspanya'da) doğrudan hükûmet bile atama yapabiliyor ya da Fransa'da olduğu gibi, Senato Başkanı ile Meclis Başkanı, tek başına bu yetkiyi kullanabiliyor.