Yıllarca lala ve dadılar elinde büyüyen şehzade, 20 yaşını doldurunca, büyüklerle oturup kalkmaya başlar. Bir gün, Selâmlık'ta, babasını ziyarete gelen hatırlı misafirlerin arasına dalar. Misafirler avdan bahsederken, küçük efendi, ilk defa büyüklerin arasında bulunmaktan duyduğu sevinçle lâfa karışır ve "Bir ok attım kebap oldu" der. Herkes birbirine şaşkın bakarken, lala izah eder: "Hadise basittir. Efendi hazretlerinin önüne bir tavşan çıktı; ok attı; ok tavşanı delerek bir taşa isabet etti; taştan kıvılcım çıktı ve otlar alev aldı. Alevlerden tavşan kebap oldu."
Bir müddet sonra şehzade, "Bir ok attım zerde oldu" diye ikinci bir cevher yumurtlar.
Lala öfkelenir: "İşte şimdi berbat ettin. İnsaf be efendi, ben dağ başında tencereyi nereden bulayım? Şekeri ne zaman yetiştireyim? Zerdeyi ne zaman pişireyim?"