Dil meselesi, bizi bekleyen önemli bir tartışma konusu olabilir. 1982 Anayasası, Türkçe'den başka dillerin KONUŞULMASINI yasaklayarak, ayırımcılık ve inkârcılıkta zirveye ulaşmıştı.
Sonra, bu hüküm kaldırıldı ama, Siyasi Partiler Kanunu'ndaki Kürtçe afiş, pankart ve propaganda yasağı sürüyor. Onun da kaldırılacağı anlaşılıyor. Aslında, düne baktığımızda bugün, çok önemli bir mesafe katettik. Kürtçe konuşma yasağından, Kürtçe televizyon yayını aşamasına gelindi.
Münakaşa, "anadil eğitimi" ya da "anadilde eğitim" noktasında yoğunlaşabilir. Oysa, orta yol bulmak çok kolay. Kürt kökenli vatandaşlarımızın, seçmeli derslerle, anadilini öğrenmesine karşı çıkan yok gibi. (Derslerin zorunlu değil, seçmeli olması, işin doğası gereği; çünkü anadili Kürtçe olmayanlara da bu dil zorla öğretilecek değil ya!) Çocukların anadilini öğrenmesinin yanı sıra, dilini geliştirmesine de fırsat tanımalı; Kürtçe dil bilgisi ve edebiyatı aynı paket içinde kendilerine sunulmalı. Bunun ötesinde, sosyal bilimlerin, kimyanın, fizik ve cebirin, felsefenin Kürtçe öğretilmesinin, (yani anadilde eğitimin) inanın kimse peşine düşmeyecektir. Çok talep olursa, özel kişilerin kurduğu okullarda, Türkçe'nin yanı sıra, Kürt dilinde eğitim hakkı da tanınabilir.
Özetlemek gerekirse:
1) Her okulda, talep varsa, Kürtçe seçmeli ders olarak yer almalı.
2) Anadil öğretilirken, bu dili geliştirecek olan dil bilgisi ve edebiyat ihmal edilmemeli.
3) Özel okullarda, Kürt kökenli vatandaşlarımıza, isteğe bağlı olarak anadilde eğitim fırsatı tanınmalı.
4) Resmi dil Türkçe, bütün okullarda eğitim dili olarak varlığını sürdürmeli.
Yukarıdaki ilkelere CHP'nin karşı çıkmayacağını sanıyorum. Zaten, bu partinin, eski tarihlerde aynı istikamette önerileri mevcut. CHP, "Kürtçe'nin önündeki engellerin kaldırılmasını" savunurken, anadilini öğretmenin yanı sıra, özel okullarda Kürt kökenli vatandaşlarımıza, anadilinde eğitim fırsatı verilmesini istiyordu. Talepleri arasında, Kürt dili ve kültürü üzerinde araştırma yapacak enstitü ve kurumların oluşturulması da bulunuyordu. (Tunceli Raporu 1996)
Parlamento açılınca, diyalog kapısının aralanacağını ve dirsek temaslarıyla birlikte uzlaşmanın kolaylaşacağını düşünüyorum.
Ekim ayını bekleyelim.