Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısının değiştirilmesi gereği, yaşanılan birkaç hadiseyle ortaya çıkmıştı. "Evren yargılansın" diyen Sacit Kayasu ile Hakkâri'de patlayan bombaların sorumluluğunu, bölgedeki komutanlara yükleyen savcı Ferhat Sarıkaya'nın başına gelenler, bilahare Ergenekon savcılarını da değiştirme çabaları, bu Kurul'un, devlet vesayetinin bir parçası olarak görünmesine yol açmıştı. Anayasa profesörü Mustafa Erdoğan, 30 Temmuz 2009 tarihli Star'daki yazısında, HSYK'nın "aristokratik" yapısına dikkat çekiyordu. Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı istisna tutulursa, HSYK'nın geride kalan 5 üyesinin tümü birinci sınıfa ayrılmış yüksek hâkim ve savcılar tarafından seçiliyor. Seçimi yapan Yargıtay ve Danıştay üyeleri. Oysa Yargıtay'ın bütün üyelerini, Danıştay üyelerinin ise 4'te 1'ini HSYK seçiyor. HSYK üyeleri de, birinci sınıf hâkim ve savcılar arasından seçiliyor; kimin birinci sınıfa ayrılacağı kararını veren gene HSYK. Yargıtay ve Danıştay üyelerinin verdikleri notlara göre, HSYK, birinci sınıfa ayrılan hâkim ve savcıları tespit ediyor.
Hükûmet, işte bu kısır döngüyü bozmak niyetinde. Her şeyden önce, HSYK'nın üye sayısı artıyor; 20'ye çıkacağı söyleniyor. Üyelerinden bazılarını TBMM, bazılarını ise cumhurbaşkanı doğrudan seçebilecek. Mevcut uygulamada, cumhurbaşkanı, ancak Yargıtay ve Danıştay'ın belirlediği adaylar arasından tercihini kullanabiliyor. Sadece Yargıtay ve Danıştay mensupları değil, yaklaşık 12 bin hâkim ve savcı da HSYK'ya üye seçebilecek. Böylece daha geniş tabanlı bir temsil esasına gidiliyor. Üstelik, TBMM ya da cumhurbaşkanı, HSYK'ya, Türkiye Adalet Akademisi, üniversite ya da avukatlar arasından da üye gönderebilecek.
Öteden beri tenkit edilen bir eksiklik de gideriliyor. Hem, HSYK kararlarına karşı itiraz yapılabilecek; bir başka ifadeyle HSYK kararları yargı denetimine açılıyor. Hem de, Adalet Bakanlığı'na bağlı olan Teftiş Kurulu, HSYK bünyesine geçiyor. Hâkim ve savcıların, disiplin, inceleme ve soruşturma işlemleri HSYK bünyesindeki Teftiş Kurulu aracılığıyla yürütülecek.
Bütün bu değişiklikler için anayasada tadilat gerekiyor. Bakalım, CHP ya da MHP, HSYK'nın aristokratik yapısını mı savunacaklar? Yoksa demokratik açılımı mı?