Dünkü fotoğrafımı gazetede gören okurlarım e-mail göndermiş. "Tatil yaramış; şişmanlamışsın" diyorlar. Çok şükür öyle bir durum yok. Her ne kadar hem Çeşme'de, hem de Bodrum'da her gece en iyi restoranlara gittiysem de, kilomu muhafaza etmeyi başardım. Bütün kabahat galiba fotoğrafı çeken Rixos Genel Müdürü Vedat Dalkıran'da!
Gezip gördüğüm yerleri sizlerle de paylaşmak isterim. Hani bir gün yolunuz Çeşme ya da Bodrum'a düşerse, belki gidersiniz diye.
Çeşme: İzmir'den sonra Bonjur, Çeşme'de de bir şube açmış. Biraz rüzgârlı ama yemekleri ve özellikle dondurması çok güzel. Dalyan'daki Körfez restorana balık, böcek ve lezzetli mezeleri için gideceksiniz. Tuval, hem Ilıca'da, hem de Alaçatı'da var. Ilıca'daki Tuval'in yemekleri Servet Hanım'dan sorulur. Dil şiş ya da kendi icadı olan kabak çiçeği kızartmasını tavsiye ediyorum. Çeşme sakin ama Alaçatı'da, hafta içi olmasına rağmen iğne atsanız yere düşmüyordu.
Ben, El Beso'da yedim. Sahibi, Eda Taşpınar'ın amcası Adnan Taşpınar. Karısı Dominik asıllı İndra, bin bir çeşit dondurmayı kendi elleriyle hazırlıyor. Alaçatı'da, birbirinden güzel çok sayıda restoran var. Meselâ, her müşteriye ayrı bir servis tabağı ile yemek veren Kırmızı Ardıç Kuşu. İçindeki 100 senelik sakız ağacı görmeye değer. Ayrıca ön kısmında sergi yapılan bir galeri mevcut. Alışveriş istiyorsanız, Ayşe'nin Dolabı'na uğramayı unutmayın. Özenle imal edilmiş havlular, örtüler ya da bembeyaz, rahat deniz kıyafetleri almak için. Son yıllarda Çeşme'yi, Bodrum'a alternatif olarak gösteriyorlar. Bunun sebebi, Alaçatı. Tek bir sokağın, koskoca Bodrum'a alternatif teşkil edemeyeceğini de aklımızdan çıkarmayalım. Bununla beraber, Alaçatı, çok bakımlı; bir tek plastik masa ya da sandalyeye rastlamak mümkün değil. Belediye yasaklamış. Her yer tertemiz. Ayrıca, Alaçatı da dahil, bütün Çeşme halkı, İzmir'in havasını yansıtıyor: Her yerde, bakımlı, terbiyeli, saygılı, nezih insanlar.
Bodrum: Her zamanki gibi bir akşam Gündoğan'daki ReAna'ya uğradım. Bir başka geceyi, Yalıkavak Marina'da Tartin restoranda geçirdim. Çıtır mantısını tavsiye ederim. Bu senenin "in" yerlerinden biri olan Ortakent'teki Dibekli Han'a da gittim. Dibekli Han, aynı zamanda bir sergi mekânı. Türk eserleri ve antikalar teşhir ediliyor. Haftada birkaç gün, flüt ve gitar eşliğinde canlı müzik mevcut. Ortakent'te bomboş bir arazide inşa edilen bu kompleks, gerçekten görülmeye değer.
Hep Ege sahillerinden söz ediyoruz. Aslında, Doğu ve Güneydoğu'da da turistleri çekecek çok sayıda bölgeye sahibiz. Fettah Tamince ile konuşurken, onun söylediği gibi, güvenlik sağlansa, Van, pekâla bütün Ortadoğu'ya hitap eden bir cazibe merkezi haline gelebilir.
AK Parti iktidarının terör sorununu çözmek için attığı adımlar meyve verirse, günün birinde, belki, Van Gölü kıyısına dizilen birbirinden güzel lokantalarda geçirdiğim saatleri sizlerle paylaşacağım. Kim bilir!