Uluhan Ataç, kadınları konu aldığı 3. sergisini Bodrum, Yalıkavak Marina'da açtı. Gülsen Çapa'nın düzenlediği ve gelirinin bir bölümü AÇEV'e giden sergiye ilgi büyüktü. Kimi, gerçekten sanat sevgisiyle gelmişti; kimi, Bodrum avareliği içinde, bir iki kadeh atar, birkaç dostla görüşürüm hesabını yapmıştı. Neticede, Gülsen'in telâşından anladığım kadarıyla, aşırı teveccüh yüzünden, ikramın kifayet etmemesi tehlikesiyle karşılaşılmıştı.
Uluhan Ataç ile, ayak üstü bir sohbet yaptım.
-Neden kadın?
-Kadın daha gizemli, daha çekici, daha estetik. Belki, annemin de etkisi var.
-Heykelciliğe geç başladınız...
-Önce para kazandım mimar olarak. Sonra hobilerime ayıracak vakti bulabildim. Sanata her zaman yatkındım. 5-6 yaşlarında küçük bir atölye kurmuştum; tahta oymalar yapardım. Heykellerim için üç çeşit madde kullanıyorum: Kil, terekota ve demir.
-Özel bir eğitim alıyor musunuz?
-Her yıl bir ülkeye gidip, 2-3 ay kalıyorum; orada en başarılı heykeltıraşlarla çalışıyorum.
Uluhan'ı sadece heykeltıraşlıktaki başarısından değil, "Güzel bir şey yapmak için hiçbir zaman geç kalmış sayılmazsınız" mesajını hepimize verdiği için kutlamak isterim.