Sümer şehir devletlerinden Urug kentinin kralı Gılgamış, arkadaşı Enkidu'nun ölümüyle depresyona giriyor. Ve büyük tufanın ardından, ölümsüzlüğe terfi ettiğini duyduğu 900 yaşındaki Utnapiştim'i (Nuh Peygamberi) aramak ve ondan ölümsüzlüğün sırrını öğrenmek için yollara düşüyor... Nihayet, muhtemelen Yeşil Irmak ile Kızıl Irmak deltalarının arasında bir yerlerde, 'Tanrılar tarafından taşmaması için ırmakların ağzını tutmakla görevlendirilmiş' 900 yaşındaki Nuh peygamberi buluyor. Ona, ölümsüzlüğün sırrını soruyor. Nuh peygamber, tufanın öyküsünü anlattıktan sonra, Gılgamış'a 'Ölümsüzlüğün sırrını veremesem bile, gençliğin sırrını verebilirim' diyor. Suya dalmasını, tufandan sonra tamamen sular altında kalan kumsaldan dikenli bir bitkiyi sökmesini istiyor. Ebedi gençliğe kavuşacağı hayalini kuran Gılgamış'ın elinden bu bitkiyi, onun kesif ve güzel kokusuna gelen bir yılan kapıveriyor. Gençliğin sırrını yemiş olan yılan, o günden bu yana tıp eczacılığının sembolü olmuştur