Deniz Baykal'ın açıklamalarından sonra, yeniden af konuşulmaya başlandı. İster istemez, Turgut Özal'ın girişimlerini hatırladım. Tabii Erdal İnönü'yü de... Seçim ittifakı yaparak, HEP'lileri 1991'de parlamentoya SHP Genel Başkanı İnönü sokmuştu. Özal ise, HEP'li milletvekillerini Çankaya'ya çağırıp, onlarla görüşmüş, silâhların susması halinde, Kürtçe TV'den, Kürtçe eğitime kadar birçok açılım yapılabileceğini söylemişti. Araya Talabani ve HEP'in milletvekillerinin de girmesiyle, Abdullah Öcalan'la dolaylı görüşmeler yapılmıştı. 1993'te, Öcalan, tek yanlı ateşkes ilân etti ve PKK'yı meşru bir siyasi partiye dönüştürmek istediklerini söyledi. Öte yandan Cumhurbaşkanı Özal, PKK için bir af formülü düşünüyordu. Silâhlarını bırakan PKK'lıların eyleme katılsalar bile, seçme ve seçilme hakkından yararlanmalarını öngörüyordu. Böylece PKK'nın siyaset yapmasının önü açılıyordu. Bu çabalar, Özal'ın ani ölümü ve Bingöl'de 33 erin katliamıyla durdu.
Ne zaman bazı adımlar atılmak istense, Türkiye'de birtakım tatsız olaylar patlak vermiştir. 33 erin katliamı da, böyle bir tesadüftü!!! Şimdi gene, umutlu bir bekleyiş var. Güzel gelişmeleri önleyecek felâketlerin yaşanmayacağını ümit ediyoruz