Almanya'daki davada, Türkiye'de faaliyet gösteren Deniz Feneri'ni de suçlayıcı ifadeler bulunuyor.
Buradaki Deniz Feneri'nin Başkanı Engin Yılmaz ile konuştum. Kuruldukları günden bugüne kadar aldıkları yardım miktarı -yurtiçi ve yurtdışından- toplam 250 milyon TL imiş; bütün bu para banka üzerinden gelip, muhasebe kayıtlarında yer almış. "Açıktan, elden, hiçbir yardım yapılmadı" diyor. Zaten hesapları birkaç kere incelenmiş. Almanya'daki Deniz Feneri'nden para alıp almadıklarını soruyorum, 2005 başından 2007'ye kadar 7 milyon 40 bin Euro'nun resmi yolla kendilerine intikal ettiği cevabını veriyor.
- Peki neden aynı ismi kullanıyorlar?
- Kurulduktan sonra haberimiz oldu. Bir yardım kuruluşu olduğu için itiraz etmeye gerek görmedik.
- Kanal 7 ile sizin ne gibi bir ilişkiniz var?
- Kanal 7'den, sadece faturalı yemek aldık. Eskiden, ben oranın personel müdürüydüm. Ayrıca, derneğimiz kurulmadan önce, Deniz Feneri diye bir program yapılıyordu Kanal 7'de. Derneğin ilk başkanı da, o programı yapan Uğur Aslan'dı.
***
Görüldüğü gibi, Kanal 7 ile Türkiye'deki Deniz Feneri arasında da, en azından
"tanıdık" seviyesinde bir yakınlık var; şüpheler iç içe olmaktan kaynaklanıyor. İnsanın aklına şöyle bir şey geliyor: Buradaki Deniz Feneri düzgün bir şekilde faaliyet gösterirken, Yimpaş ya da Kombassan gibi, İslâmi Holdingler örnek alınarak, yurtdışındaki Deniz Feneri vasıtasıyla paralar toplanmış, bir kısım imkân Kanal 7'ye aktarılmış.
***
Deniz Baykal'ın bir başka iddiasını da hatırlattım. Meselâ, Mehmetçik Vakfı'na verilen bağış miktarını vergiden düşmek mümkün değilken, Deniz Feneri'ne yardım eden kişi, bu rakamı vergisinden indirebiliyor.
Engin Yılmaz'dan aldığımız cevap şöyle:
"Bağış yapan şirket, devlete ödediği vergisinin ancak % 5'i kadarını düşebiliyor. Yani, bin lira vergi ödeyen müessese, ancak 50 lirayı indirebilir. Buna mukabil, vatandaşa gıda, giyim, yakacak, temizlik malzemesi dağıtan bütün dernekler, hem bu malzemeleri KDV'siz alabiliyor, hem de, masrafın tümünü vergiden düşebiliyor. Deniz Feneri'ne bir ayrıcalık tanınmadı. Herhangi bir dernek vatandaşa giyim, gıda, yakacak ve temizlik malzemesi temin ediyorsa, aynı imkândan faydalanabilir."
Türkiye'de Deniz Feneri davasının açılmasını dört gözle bekliyorum. Bana göre, olayın hiçbir siyasi yönü bulunmamasına rağmen, eş, dost, tanıdık sebebiyle, konu, siyasetin odağına oturuverdi. Öyle ki, vatandaşların bir bölümü, kaybolan paraların kısmen AK Parti ya da Tayyip Erdoğan'a gittiğini bile düşünüyor. Zahid Akman'ın, sadece başkanlıktan istifası yaraya merhem olmaz. Kanal 7'nin hesapları da incelemeye alınmalı.