Heybeliada'daki Rum Ortodoks Ruhban Okulu'nun yeniden faaliyete başlaması yılan hikâyesine döndü. AB ile ilişkilerde, sürekli "Okul açılsın" talebiyle karşı karşıya kalıyoruz. Tıpkı Clinton gibi, Obama da, bu konuyu gündeme getirdi. ABD başkanları, Amerika'da faaliyet gösteren Yunan lobisi yüzünden Ruhban Okulu'nun açılmasını Türkiye'den istiyorlar. Türkiye, her seferinde, "Evet" diyor, fakat nedense bir adım atılmıyor.
1844'te kurulan Ruhban Okulu, 1971'de kapatıldı. Çünkü Anayasa Mahkemesi, özel yüksek öğretim kurumlarını yasakladı. Ruhban Okulu'nun açık olduğu dönemde, 4 yıllık lise eğitiminden sonra, 3 yıl Teoloji eğitimi veriliyordu. Birçok önemli papaz, rahip ve din adamı bu okuldan mezun oldu. Mezunlarının 12'si İstanbul Rum Patriği görevine geldi.
Türk yetkililer, Tevhidi Tedrisat (eğitimin tekliği) Kanunu'nu öne sürerek, uygun bir formül bulamadıklarını belirtiyor. Ruhban Okulu, İlâhiyat Fakülteleri çerçevesinde YÖK'e mi bağlanacak, Milli Eğitim'e mi? Patrikhane, özerk statü arzu ediyor. Bunu sağlamak için herhalde bir kanun değişikliği, bir istisna maddesi gerekiyor. Nedense, bir türlü bu konuda adım atılamıyor.
1844'ten 1971'e kadar Ruhban Okulu'nun açık olduğu ve Türkiye'nin, daha hassas dönemlerde bile bundan zarar görmediği düşünüldüğünde, niçin bir gelişme olmadığını anlamak mümkün değil. Bir ihmal mi söz konusu, yoksa ileriye dönük endişe ve korkular mı?