Hava ayaz mı ayaz... Minik bir kuş, karın üstünde donmuş, çaresiz ölümü bekliyor. Oradan geçen bir inek, kuşun üstüne kakasını yapıyor. Bu durum, kuşu öylesine sinirlendiriyor ki, hareket edebilse ineği gagalayacak. Ama, üzerine düşen o pisliğin sıcaklığı ile kanatları çözülüyor, yeniden hayata dönüyor. Sevinçle ötmeye başlıyor. Yoldan geçen bir kedi, kuşun sesini duyuyor. Pisliği eşeleyip, kuşu çıkarıyor ortaya.
Minik kuş sevinçli... Neredeyse, kediye teşekkür edecek. Ama kedi, onu bir çırpıda yutuveriyor.
Ya bu hikâyeden çıkarılacak dersler?
1) Her üstüne edeni düşman sanma.
2) Seni pislikten her çıkaranı dostun sanma.
3) En önemlisi "boktan" bir hayatın içinde kendini mutlu hissediyorsan, sesini çıkarma.
(Saim Güven'e teşekkürler)