Londra ekonomisine 3 günde 200 milyon sterlin kazandıran Dünya Turizm Fuarı'nda (WTM-World Travel Market), hiç beklemediğim bir gözlemde bulundum. Daha doğrusu diğer ülke stantlarını ziyaret ederken, pek alışık olmadığım bir tepkiyle karşılaştım. Hemen söyleyeyim bu oldukça olumlu bir tepkiydi. Ama önce neden oradaydım, biraz bahsedeyim.
5-7 Kasım tarihlerinde Londra'da gerçekleşen WTM-2024'e, bu yıl 185 ülkeden 4 binin üzerinde kurum ve 40 binden fazla turizm profesyoneli katıldı. Bir sonraki yıl için toplu satışların ön anlaşmalarının yapıldığı WTM, turizm sektörünün en önemli etkinliklerinden biri olarak görülüyor. Türkiye'nin turizm elçisi olarak görülen SunExpress'in CEO'su Max Kownatzki, CEO Yardımcısı Tuncay Eminoğlu ile birlikte ziyaret ettiğim fuarda, Türkiye'nin ülke standı yine ilgi odağıydı. Başta THY olmak üzere havayolu şirketleri, çok sayıda otel, tur şirketi ve turizm ile alakalı pek çok sektör temsilcisi de fuarda, 2025'in satışları için gerekli temaslarda bulundu. Bu arada yeri gelmişken SABAH'ın Türkiye'nin turizm potansiyelini ve önemli turizm yatırımlarını tanıttığı WTM'ye özel gazetesinin de son derece aydınlatıcı bir kaynak olarak stant ziyaretçilerinin dikkatini çektiğini belirtmeliyim. SunExpress CEO'su Kownatski ile sohbetimizi önümüzdeki haftaya bırakıp katılımcı ülke sayısı açısından BM'nin New York'taki genel kurulundan bile daha geniş bir temsil olduğu iddiasındaki fuardan izlenimlerimi aktarmak istiyorum. Zira turizm sektörümüz için oldukça moral ve ilham verici gözlemlerim var:
Sürdürülebilir turizm kavramının giderek daha geniş kitlelerce benimsendiği bir dönemdeyiz. Geçen yıllara göre daha fazla sayıda sürdürülebilir turizme odaklı şirket gördüm. Peki, bu konuda mesajı olan bir ülke var mıydı derseniz, açıkçası Türkiye'den başka sürdürülebilirlik vurgusu yapan bir ülke standı görmedim.
Son derece yalın, dinlendirici bir tasarımla hazırlanmış olan stantta son teknoloji ürünü ekranlar ve dijital sanat yöntemleri kullanılarak çekilmiş görüntüler oldukça dikkat çekiciydi.
Birçok ülkenin öne çıkardığı etnik görüntüler ise son derece minimal kullanılmıştı. Türkiye standını tek cümleyle özetlemek gerekirse; dünyanın en çok turist çeken ilk 5 ülke arasında olmanın getirdiği bir 'cool'luk vardı diyebiliriz.
Türkiye cömertliğini renkli etnik görüntüler yerine ikramlarında sağlamıştı. Bunun için tabi ki hemen yanı başında yer alan THY standına teşekkür etmek lazım. Hem Türkiye hem de THY'nin standı en kalabalık stantlardan biriydi. Her iki standı çevreleyen bölmelerde ise Türkiye'nin önemli turizm oyuncularına yer ayrılmıştı ki böylece ziyaretçiler tüm ihtiyaç duydukları görüşmeleri tek durakta gerçekleştirdiler.
Gelelim diğer ülke stantlarında karşılaştığım tepkiye; ziyaret ettiğim hemen her stantta nereden geldiğimi söylediğimde, "Oooo, Türkiye; siz rahatsınız, herkes Türkiye'ye gitmek istiyor" deyişlerinde 'tuzu kuru olana imrenme' söz konusuydu. Turizmde daha alacağımız daha yol var ama bazılarını özendirecek bir noktada olduğumuzu da görmek iyi geldi.
3 gün süren fuarla eş zamanlı olarak devam eden konferansta açıklanan bir iki önemli rakamla bitireyim. 2024 yılında turist sayısının 2019 rakamlarını yani pandemi öncesini aşarak 1.5 milyarı geçmesi bekleniyor. Ayrıca 2030'a kadar iş seyahatlerinin yüzde 50'den fazla büyüyeceği öngörülüyor. Hatta iş seyahatlerini tatil ve eğlence ile birleştirenlerin sayısının daha da artacağı tahmin ediliyor. Ne diyelim, hem ziyaret hem ticaret artacak. Turizm yatırımcısına duyurulur.