Hafta içi bir günümü TÜSİAD'ın bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiği Dijital Türkiye Konferansı'nı izlemeye ayırdım. Sabahtan akşama kadar yeni teknolojilerin şekillendireceği geleceğin nasıl olacağını dinledim. İyi ki öyle yapmışım. Zira Türkiye'nin teknoloji alanında yetiştirdiği önemli isimlerin anlattığı gelecek beni hiç ürkütmedi aksine heyecanlandırdı. Bu heyecanın yatırım kararları alan iş insanlarına, genç girişimci ve profesyonellere geçmesi için duyduklarımı hiç yorum katmadan sıralıyorum:
İnsanların bir şeyi yerden kaldırıp, rafa koyması gibi çok kolay yapabildiği bir eylemi robotlara yaptırmak çok zor ama robotların yapabildiklerini de insanlar yapamıyor. İşte robot bilimle ilgili en büyük dilemma bu. 'Kendi kendine benim ne istediğimi anlayan ve benimle birlikte yürüyen bir akıl' şu an dünyadaki en büyük trend. Henüz kimse hiçbir ülke bu noktada değil yani kimse geride değil. Değişim başladı, ne kadar sürer bilmiyorum, bilmiyoruz. Sadece şunu biliyorum, 2030'da insanlar her gün en az bir kez bir robotla iletişimde olacak. (Ayşegül İldeniz, TÜSİAD Silikon Vadisi Ağı Başkanı ve Global Teknoloji Lideri)
Uzaya gitmek değil, uzayda kalmak mesele. Hedef uzayda kalabilmek çünkü uzayda üretim çok acayip kolay. Örneğin ilaç üretimi için gereken steril ortamı sağlamak gibi. Ticari uzay kavramı giderek yaklaşıyor, dünyanın yörüngesinde fabrika kurmak çok uçuk bir fantezi değil. (Doç. Dr. Arif Karabeyoğlu, Delta V Uzay Teknolojileri Genel Müdürü)
Yapay Zeka, data ve yetenek yatırımını doğru yapmayan ve değişimi yakalayamayanı şirketler bunun bedelini yok olarak ödeyecekler. Araştırmalar 2000 yılından önce kurulmuş şirketlerin yüzde 75'inin 2030'da dijital dönüşümü yapamadıkları için artık var olmayacaklarını gösteriyor. Bunların yerini alacak şirketlerin yüzde 75'inin daha kurulmadığını düşündüğünüzde de gelecek çok çok hızlı geliyor demektir. (Tariq Qureishy, Odgers Berndtson Türkiye Yönetim Kurulu Hizmetleri Stratejik İş Ortağı)
Bugün yapay zeka ile karşı karşıya olan insanlığın durumu 'yangın hortumundan su içmeye çalışmak' gibi. Yapay zeka ile ilgili binlerce onbinlerce veri aynı anda akıyor. Bence şirketlerin bu konuda bir kuzey yıldızına ihtiyacı var. İşin özü müşteriye odaklanmak. Müşteriyi merkeze almak değil, hangi müşteriye odaklanacağına karar vermek. Müşteriye ne fayda sağlayacaksınız ve bunu nasıl farklı sunacaksınız. Artık herkes müşteriye eşsiz bir deneyim yaşatma peşinde olmalı. (Süreyya Ciliv, System Capital, Kuika, System Optima Başkanı)
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan'ın açılış konuşmasında paylaştığı iki rakamla bitireyim. Türkiye'nin dünya (geleneksel) ekonomisi içindeki payı yüzde 1. Ama dünyada dijital ekonomi içindeki payı binde bir. Sadece bu iki rakam bile dijital yolculuğumuzu ne kadar hızlandırmamız gerektiğini tek başına anlatmaya yeterli. Bu konuda içimizi serinleten bilgi ise Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu'dan geldi. Türkiye'nin önde gelen sanayicilerine seslenen Çoştu, sağlam geleceğin sadece dijital dönüşüm ile değil, yeşil dönüşümle birlikte kurulabileceğine dikkat çekti ve iş insanlarını Sanayi Bakanlığının ikiz dönüşüm için verdiği destekleri incelemeye davet etti. Coştu'nun 'ikiz dönüşüm teşviklerini inceleyin' davetini bir kez de ben buradan yinelemek istiyorum, çünkü dijitalle birlikte yeşil dönüşümü de hayata geçirenlerin bir geleceği olacak.