Karbon pozitif kahramanlara ihtiyacımız var. Dünyanın hali malum...
Diplomatik yolları kapatmış, ateşli silahlarla çatışmayı normalleştirmiş gibiyiz. Bu tehlikeli yolda, uzun süre devam edemeyeceğimiz belli. Tıpkı karbon salınımını durdurmak zorunda olduğumuz gibi, gerçekten adil çözümlerle sıcak çatışmalara da son vermenin bir yolunu bulmalıyız. İnsanların birbiriyle kavgası nasıl, ne zaman biter bilemiyorum. O yüzden sözü, doğayla savaşmayıp dost olan karbon pozitif şirketlere getireyim.
Mesela Türkiye'nin önemli gıda sanayicilerinden Sütaş, karbon pozitif olmayı başarmış şirketlerden biri. Sütaş'ın sürdürülebilirlik faaliyetlerine liderlik eden Yönetim Kurulu Üyesi Duygu Yılmaz, şirketi karbon pozitif olmaya ve hatta başka kurumlara karbon nötr sertifikası satmaya kadar götüren döngüsel iş modelini detaylarıyla anlatırken, içtenliği dikkatimi çekti. Yılmaz, Sütaş'ta ilk olarak kurumsallaşmaya odaklanarak sürdürülebilirlik sürecini başlattıklarını anlattı. Kurumsallaşmada belli bir mesafeye gelmiş şirketlerin sürdürülebilirlik adımlarını daha kolay atabildiklerine işaret etti. "Biz aslında sadece sütçülük yapıyoruz" diyen Yılmaz, Sütaş'ın 2 yıl sonra 50. yılını kutlayacağını hatırlattı. Sonra 50 yıllık odaklanmanın Sütaş'a sağladığı avantajları saymaya başladı: "Sütün iyiliğini ve bereketini yayarken elimizdeki kaynakları en iyi şekilde kullanmak ve geliştirmek için entegre bir iş modeli oluşturduk. Çiftlikten sofraya diyerek geliştirdiğimiz entegre iş modelimizle ana faaliyetimizi desteklemek üzere enerji, gübre ve yem de üretiyoruz. Çiftliklerimizdeki gübreyi ve fabrikalarımızın organik atıklarını önce biyogaz tesisimizde değerlendiriyoruz, sonra onu organik gübre olarak yem üretiminde kullanıyoruz."
Yılmaz'ın verdiği bilgilere göre Sütaş, şu anda tesislerinin enerji ihtiyacının yüzde 80'ini ve ısı enerjisi ihtiyacının da yüzde 20'sini kendi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyor. 2025'te hedefi bunu yüzde 100'e çıkarmak. Bunun için Türkiye'nin 4 bölgesindeki entegre üretim tesislerinde güneş enerjisi santralları kuruyor. Yılmaz'ın söylediklerinden altı çizilmesi gereken bir diğer mesajı, ambalaj meselesiyle ilgiliydi. Dünyada olduğu gibi Sütaş'ın da ambalaj için inovatif çözüm arayışının devam ettiğini söyledi Yılmaz ve sürdürülebilirlik hedefinin hiç bitmeyen sürekli gelişmesi gereken bir alan olduğunun altını çizdi. Sütaş'ın ambalaj kullanımını son 7 yılda 2100 ton azalttığını bunun yanında Türkiye'nin farklı bölgelerinde tesisler kurarak lojistik kaynaklı karbon salınımını da azaltmayı amaçladıklarını söyledi. Bu konuda da son 3 yılda SÜTAŞ kamyonlarının aldıkları yolun 34 milyon kilometre azalttığını vurguladı.
Türkiye'ye yayılarak lojistik kaynaklı karbon salınımını düşürme hedefini konuşurken söz, bu yılsonunda faaliyete geçirmeyi hedefledikleri Sütaş'ın Bingöl Entegre tesislerine geldi. Yılmaz bu kez heyecanla, tesisin daha açılmadan bölgede yarattığı ekonomik canlılıktan, şehirden tekrar kırsala dönüp tarımsal üretime başlayan çiftçilere kadar bölgeye getirdiği hareketliliği anlattı. Bir solukta da tesisin milli gelirde 73'üncü sırada olan Bingöl ekonomisine yüzde 61'lik bir katkı sağlayacaklarını özetledi. Tesisin bölge ekonomisine yapacağı katkıların detayları ve nitelikli işgücü konusunda yaşadıkları ilginç anlar ise başka bir yazıya kaldı.