En son geçen kasım ayında Londra'ya gelmiş, günlük hayata ilişkin izlenimlerimi yazmıştım. İngilizlerin özellikle gıda enflasyonundan oldukça olumsuz etkilendiklerini, enerji fiyatlarındaki artışın altında ezildiklerini ve noel için hediye seçiminde bile nasıl zorlandıklarını anlatmıştım. Bir haftadır yine Londra'dayım ve havanın ısınması dışında pek bir değişiklik yok diyebilirim. Şehir merkezinde vakit geçirdiğinizde dünyanın en büyük turizm destinasyonlarından birinde gezdiğinizi elbette hemen fark ediyorsunuz. Kentin merkezinde turistlerin getirdiği müthiş bir kalabalık ve canlılık var. Ancak turistik bölgelerden çıkıp yerleşim alanlarına geçtiğinizde günlük yaşamın hâlâ ekonomik açıdan oldukça durgun olduğunu gözlemlemek mümkün. Ve perakende sektörüne sorarsanız İngiltere'nin bu turistik canlılığı da kaybetmesi yakın. Sebep, İngiliz hükümetinin Brexit'ten sonra tax free (vergi iadesi) alışveriş uygulamasını kaldırması.
Erken seçim ve zengin turisti Milona ya da Paris'e kaptırmama çağrılarının yükseldiği Londra'dan gündeme ilişkin kısa notlar:
Eski Başbakan Boris Johnson'ın milletvekilliğinden de istifa etmesi, Nottingham'da 3 kişinin öldüğü bıçaklı saldırı sonrasında bir anda unutuldu. Ancak Başbakan Rishi Sunak'ın önünde duruyor. Partisindeki diğer istifalarla birlikte Sunak'a erken seçim çağrıları başladı bile. Ayrıca geçen yıl tasarruf paketiyle getirdiği vergi yükünün ekonomiyi daha da durgunlaştırdığı ve yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu tartışılıyor.
Faiz artışlarıyla birlikte mortgage piyasasında belirsizlik daha da artmış durumda. Alıcı ve satıcılar konut satışlarında işlemlerin yaklaşık yüzde 70'inin yeni bir faiz artışı beklentisiyle son anda iptal edilmesinden şikâyetçi olurken finans kuruluşları da önlerini görememekten yakınıyorlar.
Artan kira fiyatları gençleri daha çok etkilemiş durumda. Yüksek kiralar gençleri tekrar ailelerinin evine taşınmaya zorluyor. Gençlerin ev alması ise artık uzak bir hayal olarak niteleniyor.
Kira derdi olmasa bile hayat pahalılığı, bizdeki gibi Londra'da da herkesin gündeminde. Özellikle gıda enflasyonu her bültende ilk haber. Gazetelerdeki ilanlara da bakılırsa süpermarket zincirleri fiyata duyarlı müşteri çekme yarışında.
Ancak perakende sektörünün asıl odaklandığı tartışma turistlerin faydalandığı vergi iadesinin kaldırılması. Londra'da lüks markaların toplandığı caddelerde bazı mağazaların kapandığını yerini uygun fiyatlı markaların aldığını ben de gözlemledim. Gerekçe kaldırılan vergi iadesiyle azalan turist alışverişi.
İngiliz lüks perakende temsilcileri konuyu 'kendi kalemize gol atıyoruz' şeklinde değerlendiriyorlar. ABD, Çin, Japonya ve Ortadoğu'dan gelen zengin turisti, Paris ve Milano'ya kaptırdıklarından şikâyet ediyorlar.
Kiralama ve ikinci el alışverişinin dikkat çekici bir şekilde artması da bir diğer konu. Dünyaca ünlü markalarınn giyimde kiralama yapmaya başlaması ilginç. Mağazalarda kiralama ve ikinci el alanları kurulmuş.
Kasımda marketlerdeki yumurta sıkıntısını yazmıştım. Bu kez yine gittiğim birkaç markette yumurta göremeyince görevliye sordum, manidar bir gülümsemeyle cevap verdi: "Yumurta mı, onun için sabah geleceksin."
Londra'dan ekonomik ve sosyal yaşam manzaraları işte böyle. İngilizler bir yandan sıcak havanın tadını çıkarırken, bir yandan yazın sonunda gelecek kışın doğalgaz faturasını düşünüyorlar.