Ekonomi gazeteciliğinin en sevdiğim yanlarından biri, gerçekten başarılı insanları yakından tanıma imkanı. Zira bu sayede çok sayıda iş insanı ile tanıştım, röportajlar yaptım, başarı sırlarını yazdım. Bazen de ister istemez bu kişilerin çocuklarını merak ettim. Öyle ya, bu insanlar, milyonlarca hatta milyarlarca dolar değere ulaşmış şirketlerini kime bırakacaklar?
100 kurumsal ve 800'ün üzerinde bireysel üyesiyle Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 25'ini temsil eden Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Başkanı Tamer Saka ile sohbetimizde de söz döndü dolaştı bu konuya geldi.
Saka, işinde çok başarılı olmuş insanların çocuklarının da aynı başarıyı sergilemelerini beklemenin haksızlık olduğunu düşünüyor. Peki, bu durumda şirketlere ne olacak derseniz ona da cevabı; KURUMSAL yönetim. Ama bir şartla; "Kurumsal yönetimi bütün dertleri çözecek sihirli bir değnek gibi görmemek lazım. Kurumsal yönetim gerek şarttır ama yeter şart değildir."
Kurumsal yönetime, 'şirketlerin devamlılığı ve markaların globalleşme yolculuğunu destekleyecek en önemli unsur' gibi çok önemli bir rol biçen Saka'yla sohbetimizden yazıya dökebildiklerim:
Kurumsal yönetimin kıymetini bilmeyen şirketler pandemide konuya dört elle sarıldılar.
Şirketlerin devamlılığı söz konusu olduğunda çocuklara değil kurumsal yönetime bel bağlamak lazım. *Bugün nasıl sürdürülebilirlik popüler bir konu ise bir dönem de kurumsal yönetim çok popüler bir hedefti.
Ama maalesef bu konuda beklenen kültürel değişimi tam yapamadık. Kurumsal yönetimi gerçekten dert edinen şirketlerin sayısı çok az.
Türkiye'nin bu konudaki karnesini iki açıdan ele alabiliriz; mevzuatsal ve davranışsal gelişim. Türkiye mevzuatsal olarak kurumsal yönetime hazır. Ancak davranışsal olarak hala gerideyiz.
Hep neden global marka yaratamadığımızı soruyoruz. Şirketlerimiz kurumsal yönetim temelleri üzerinde oturmadığı için bu sıçramayı yapamıyoruz.
Bugün, global markalarımızın olması düne göre daha önemli. Çünkü markalarınız artık dış politikada da etkili. Ülkemiz buna hazır, şirketlerimizde kültürel değişim gerekiyor.
Başta da dediğim gibi kurumsal yönetim bir sihirli değnek değil ama o yoksa diğer bütün iyi özelliklerin de ortaya çıkamadığını unutmamak gerek!
***
YANYANA OLMAK ÇOK MU ZOR?
Haftaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Türkiye'nin Gücü Özel Ödülü'nü aldığı Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) 'Türkiye'nin Gücü ödül töreniyle başladım. Pandemi tedbirlerinin kaldırılmasının ardından katıldığım ilk kalabalık etkinlikti. Her şeyin neredeyse eskisi gibi olduğu törende coşku çok yüksekti. Bunda elbette MÜSİAD'ın 32. yılını kutlamasının payı büyük. Ama sanırım biraz da katılımcıların bu tür buluşmalara duyduğu özlemin etkisi vardı. Törenden aklımda 2 önemli nokta kaldı. Biri MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı'nın MÜSİAD üyelerinin Türkiye'nin ihracatının yüzde 20'sini gerçekleştirdiği sözleri dikkatimi çekti. Diğeri de sanatçı Yücel Arzen'in MÜSİAD'ın 32'nci yılı anısına bestelediği 'Yanyana' bestesiydi. "Hepimiz bir başka damlayız ama zora karşı yanyanayız" dizesiyle başlayan şarkıyla Türkiye'nin 7 bölgesinden halk oyunu örnekleri sergilenerek birlik ve beraberliğe vurgu yapıldı.