Döviz piyasalarında yaşanan hareketliliğin, ekonomik dayanıklılığı asıl sağlayan uzun vadeli yatırımcıları nasıl etkilediğini merak ettim. Ve satın alma-birleşme işlemlerinde uluslararası yatırımcılara danışmanlık yapan şirketlerin yöneticileriyle konuştum. Tabi hepsi, hepimiz gibi gelişmelerden tedirgin. Özellikle de öngörülebilirliğin bu kadar zayıflamasından şikayetçi. Ancak bir yandan da iyimserliklerini koruyorlar.
Neden?
Çünkü üzerinde çalıştıkları işlemlerde herhangi bir iptal ya da duraksama söz konusu olmamış. Bunu 'şimdilik' şartıyla dile getiriyorlar ve ekliyorlar: "Piyasalardaki oynaklık süreçleri uzatabiliyor. Ancak uluslararası yatırımcı ilgisi devam ediyor. Bu iyi haber."
Bunun üzerine, 'Türkiye'de fiyatlar düştü, gidip şirket alalım diyorlar demek ki' diye yorum yaptım. Bu yoruma bir danışmanlık şirketi sahibinin cevabı şöyle: "Hayır, uzun vadeli yatırımcılarda böyle bir yaklaşım yok. Zaten bu doğru bir bakış açısı da değil. Örneğin bizim şubat ayından bu yana üzerinde çalıştığımız Euro ile yürüyen bir işlem var. Halen aynı fiyatla devam ediyoruz. Yatırımcılar daha çok yaptıkları yatırımın karşılığını almakla ve öngörülebilirlikle ilgileniyor."
Bu konuşmaların ardından uluslararası yatırımcılarla en çok temasta olan bir ismi; Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu'nu aradım. Dağlıoğlu son günlerde yeni yatırım müjdeleri vermeye hazırlanabilecekleri yoğun bir görüşme ve toplantı trafiği içinde olduklarını söyledi ve çok hızlı bir şekilde son gelişmelere ilişkin görüşlerini aktardı.
Dağlıoğlu'nun diğer danışmanlık şirketlerinin söylediklerini teyid eden nitelikteki sözlerinden öne çıkan mesajlar şöyle:
Yatırımcı ilgisi artarak devam ediyor. Teknoloji şirketleri, ihracat odaklı şirketler ve hızlı büyüme potansiyeli olan şirketlere artan bir ilgi söz konusu. Üzerinde çalıştığımız her yatırım işlemi kendi hikayesi ile yatırımcıyı çekmeye devam ediyor.
Tabi, döviz kurları çok kafa karıştırıyor. Ancak Türkiye ekonomisi dayanıklılığını pandemiye rağmen korudu/koruyor. Görüştüğümüz yatırımcılardan aldığımız geri dönüşler de bu yönde. Biz de yatırımcılarla görüşmelerimizde 'Türkiye hızlı büyüyen ve dayanıklı bir ekonomi' vurgusu yapıyoruz. *Devam eden bu ilginin nedeni çok açık; Türkiye'nin temel değer önerilerinde bir değişim olmadı. Yani Türkiye bugün coğrafi avantajları, altyapı yatırımları, tedarik rotalarındaki lehine değişim ve iç pazarındaki dinamizmle önemli bir cazibe merkezi.
Türkiye'nin sahip olduğu sofistike endüstriyel altyapı ve çeşitlilik yatırımcılar için çok cazip. Bir diğer önemli etken de yetenekli ve rekabetçi işgücü. Konjonktürel değişimler her zaman oluyor. Biz ülke olarak elbette öngörülebilirliğin hakim olduğu bir ortamdan daha fazla yararlanabiliriz.
KADINA ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. 1999 yılında BM Genel Kurulu'nda ilan edilen böylesi bir güne hiç ihtiyacımızın kalmadığı bir dünya diliyorum. Bu konuda bir yandan da artan şiddet haberleriyle üzülüyoruz, bir yandan da farkındalığı artıracak projelere tanıklık ediyoruz. Özel sektörün, şimdi burada sıralayamayacağım kadar çok sayıda kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda projeleri var. Hepsi ayrı ayrı çok kıymetli. Ancak bu konuda ne yapsak az. En azından her birimiz kullandığımız dili değiştirerek başlamalıyız. Zira kullanılan dil, şiddetin kanıksanmasına neden oluyor ki bu en tehlikelisi!