Geçtiğimiz günlerde Ankara'da zaman zaman fikir alışverişinde bulunduğum bir iş insanı aradı. Akşam saat 8 sularıydı. Sabah Ankara'dan karayolu ile İstanbul'a gelmiş ve gün boyu süren toplantılarının ardından yine Ankara'ya dönüyormuş. Son dönemde sık sık iş için İstanbul'a geldiğini ve pandemi nedeniyle otelde kalmayıp aynı gün Ankara'ya döndüğünü söyledi.
Hal hatır sorma faslını da hızlıca geçip, Ankara-İstanbul arasındaki bu yolculuklarına ilişkin bir gözlemini paylaştı. Daha doğrusu, "Ben araba sürerken neye dikkat ederim bilir misin?" diyerek söze girdi. 'Neye' diye sormamı beklemeden, "Yollardaki kamyon ve TIR trafiğine bakarım. Eğer işler iyiyse o zaman yollar kamyon dolu olur. Eğer işler kötüyse yollardaki kamyon ya da TIR trafiği azalır. Çünkü kamyonlar mal taşır bu da para demektir" dedi. Buna 'kamyon barometresi' dediğini de aktaran bu iş insanının kendisinden izin almadığım için ismini paylaşamıyorum.
Yollardaki kamyon yoğunluğunu yıllardır kendince belirlediği bir yöntemle ölçtüğünü ve böylece ekonomik gidişata yönelik vardığı sonuçlarda hiç yanılmadığını aktardı. Salgın sürecinde yolların geçmişe göre bir hayli sakin olduğunu ancak kamyon ve TIR trafiğinin hiç azalmadığını hatta son dönemde arttığına dikkat çekti. "Zaten ilk çeyrek büyüme sonuçları benim de beklediğim gibi yüksek geldi. Yollardaki kamyon kalabalığına bakılırsa yılın tamamı da büyüme açısından böyle iyi geçecek diye düşünüyorum" diyerek görüşlerini paylaştı.
Geçen hafta SABAH İl Buluşmaları kapsamında İstanbul'dan karayolu ile Afyonkarahisar'a giderken, yollardaki kamyon yoğunluğunu görünce aklıma aktardığım bu konuşma geldi. Afyonkarahisar'dan yine karayoluyla Bodrum'a ve oradan da İzmir'e geçtim. Yollar pandemiden dolayı geçen yıllara göre elbette daha sakin ancak kamyon ve TIR yoğunluğu gerçekten de dikkat çekici.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YERİNİ ÇOKTAN KRİZE BIRAKTI
Yukarıda bahsettiğim yolculukların sonunda İzmir'de, Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin (EGD), gerçekleştirdiği Küresel Isınma Kurultayı'na katıldım. 'Pandeminin Küresel Isınmaya Etkileri ve Derinleşen İklim Krizi' başlıklı kurultaya, İstanbul'un yanı sıra İzmir'in de önde gelen iş insanları ve akademisyenleri katıldı. İki günlük zirvede söz dönüp dolaşıp elbette Marmara'daki müsilaj sorununa geldi. Bu yıl 15'incisi gerçekleştirilen kurultayın açılışında konuşan EGD Başkanı Celal Toprak, etkinliğe ilk etapta 'Küresel İklim Değişikliği' adını verdiklerini ancak insanların iklim değişikliğini yeterince kaygı verici bir durum olarak görmemeleri nedeniyle adını 'küresel ısınma' olarak değiştirdiklerini söyledi. Oysa iki günlük konuşmaların ardından bir kez daha anladık ki yeterince kaygı verici olmayan 'iklim değişikliği' yerini çoktan 'iklim krizi'ne bırakmış bile.