Dün, son aldığı yatırımla değeri 2.6 milyar dolara çıkan ve bu yönüyle Türkiye'nin 5.5 yıl gibi kısa bir sürede değeri 1 milyar doları aşan (unicorn) ilk şirketi Getir'in Kurucusu Nazım Salur ile telefonda görüştüm. Salur ile görüşmemdeki önemli mesajları aktarmadan önce süreci kısaca özetlemek isterim. Getir, online siparişi ortalama 10 dakikada ulaştırma hedefiyle kurulmuş teknolojik bir girişim. Türkiye'de milyonlarca kullanıcısı bulunan şirket, 2 ay önce İngiltere pazarına girdi. Şimdi hedefinde Almanya, Fransa, Hollanda ve Brezilya var. Geçen ocak ayında yabancı fonlardan 850 milyon dolar değerleme ile 128 milyon dolar yatırım alan Getir, önceki gün üçüncü tur yatırımını da aldığını duyurdu. Ancak bu kez şirketin değeri 2.6 milyar dolara çıktı. Pandeminin karamsarlığının hakim olduğu bu ortamda hepimizin yüzünü güldüren bu gelişmeyle ilgili Salur'a nasıl hissettiğini sordum. "Çok mutluyum tabi ki ama yapacak o kadar çok işimiz var ki, hedeflerimizden birini gerçekleştirdiğimizde durup bir 10 dakika seviniyoruz. Sonra yine işe koyuluyoruz" diyor. Türkiye'den çıkan bir iş modeliyle dünyada taklit edilen konumunda olmaktan büyük mutluluk duyduğunu vurgulayan Salur'un söylediklerinde çok önemli mesajlar var:
Bir işte ilk olmanın tadı bambaşka. Biz alanımızda bir ilki gerçekleştirdik. Klon şirketlerin ağırlıkta olduğu bir alanda daha önce yapılmamışı yaptık. Klonlayan değil klonlanan şirket olduk.
E-ticarette aynı gün teslimat yapıldığında bunu dünya devi şirketler büyük bir olay olarak duyurmuşlardı. Bir saatte teslimat çok hızlıdır, yarım saatte teslimat daha da hızlıdır. Ama 10 dakikada teslimat, şimdidir. Biz bunu yaptık. Biz tüketicinin kendisinin gidip almasından bile daha hızlı bir şekilde istediğini evine getirdik. İşte bu kendi çapında bir devrimdir. O yüzden başarılı olduk ve sevildik.
Düşünün Getir'de ürünler biraz daha pahalı ve milyonlarca insan yine de buradan alışveriş yapıyor. Bunlar zengin insanlar değil.
5.5 yıl önce şirketi kurarken birkaç çok önemli hedef belirlemiştik. Daha ilk günden sadece Türkiye'de değil, dünyada bilinen ve sevilen bir marka olmak istedik. Daha ilk günden buna göre plan yaptık, işe alımlarımızda bile 'yarın başka bir ülkeye gitmen gerekirse gider misin' diye sorduk.
Londra'da aylık büyümemiz üç haneli gerçekleşiyor. Londra'da 2 ayda, İstanbul'da 8-9 ayda yakaladığımız büyümeyi yakaladık.
Türkiye nüfus ve ekonomi açısından dünyanın yüzde 1'ini oluşturuyor. Ancak Türkiye'den çıkan yeni buluş ve fikirler, dünyadakilerin yüzde 1'ini oluşturmuyor. Yani Türkiye'den dünya çapında olan çok az şey çıkıyor. Biz bunu değiştirmek istiyoruz.
Türkiye'den çıkan bir unicorn olduk ama bir farkımız var. Getir'de çoğunluk hala Türk kurucularda ve bunun uzun bir süre böyle kalmasını planlıyoruz. Sözleşmelerimizde de yönetimin Türk kurucularda olacağını özellikle belirledik.
KURYELERE ÖZEL SAĞLIK SİGORTASINDA ISRAR ETTİ
Nazım Salur ile yaptığım kısa telefon görüşmesinden anladığım kadarıyla kendisi oldukça dinamik, çözüm odaklı ve kolay vazgeçmeyen biri. Getir kuryelerine özel sağlık sigortası yaptırması ilgili anlattıkları da tam bunu doğrular nitelikte. Kuryelere riskli grupta olmaları nedeniyle özel sağlık şirketleri, sigorta yapmaya yanaşmayınca Nazım Salur devreye girmiş ve eğer sigorta şirketi zarar ederse farkı kendilerinin ödeyeceğine söz vermiş. Böylece Getir kuryeleri özel sağlık sigortası alabilmiş. Sonuç, sigorta şirketi hiç zarar etmemiş ve böylece tüm sektörde kuryelerin sigortalanmasına vesile olmuş.