Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) iş birliğiyle istihdamda kadınlara fırsat eşitliği konusunda 'Arçelik ile Eşitle' zirvesinin ardından, Arçelik'ten oldukça ilginç anılarla dolu bir kitap geldi. Eski Arçelikliler Derneği tarafından hazırlanan kitap tam bir zaman tüneli gibi. Bir yandan Rahmetli Suna Kıraç ve Mustafa Koç dahil aile üyelerinin anılarıyla Arçelik'in önemli dönemeçlerine tanıklık ettiğiniz kitapta, bir yandan da Türkiye'nin sanayileşme hamlesine ilişkin ipuçları buluyorsunuz. Evlerde buzdolabı ve televizyonun artık yavaş yavaş yaygınlaştığı bir döneme denk gelen jenerasyonun temsilcisi olarak özellikle Arkçelik'in kuruluş öyküsü ilgimi çekti. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, kitapta Arçelik'in kuruluş öyküsünü şöyle aktarıyor: "Vaktiyle Burla'lar yazıhaneler için çelik mobilya ithal ederlerdi. Türkiye'nin en büyük satın alması Devlet Malzeme Ofisi tarafından yapılırdı. Bir gün Lütfü Doruk isminde bir girişimci Vehbi Koç'a gelir ve Erel isminde bir çelik eşya atölyesi açtığını ve Koç'u ortak etmek istediğini söyler. Çalışma masası ithal olan Vehbi Koç, bu teklifi memnuniyetle karşılar ve ekseriyet hissesi kendisinde olmak şartıyla kabul eder." Devlet Malzeme Ofisi ve Burla'ların da ortak olduğu Arçelik ilk olarak Erel Çelik adıyla kurulmuş. Ancak ortaklardan Lütfü Doruk'un, eski ortağı ismin kendisine ait olduğunu iddia etmiş ve bir dava açıp kazanmış. Bunun üzerine de o dönemki genel müdürden Erel Çelik olamıyorsa ismi Arçelik olsun önerisi gelmiş ve böylece Arçelik markası doğmuş. Arçelik'in ve Koç Holding'in önemli üst düzey yöneticilerinden Can Kıraç'ın da kuruluş öyküsüne ilişkin anılarını okuyunca, bugün birçok ülkedeki operasyonlarıyla Türkiye'nin global markalarından biri olan Arçelik'in kuruluşunda Vehbi Koç'un rekabet zekasını ve stratejik adımlarını görmek mümkün. Bu arada İnan Kıraç'ın anılarından ise anlıyoruz ki Arçelik'in bir dönem Bosch'a satılması gündeme gelmiş ama müzakere sürecinde aileyi bu fikirden merhum Suna Kıraç vazgeçirmiş.
'TUKTUK'LARLA BİLİNMEYEN BAĞI
Rahmi Koç kitapta ayrıca merhum Mustafa Koç ile ilgili de sımsıcak bir anısını anlatıyor. Tabi bunu aktarırken bir dönemin ikon araçlarından triportörler ve bir dönem bunları üreten Arçelik'in sonra bundan neden vazgeçtiğini öğreniyoruz. Mustafa Koç'un henüz 9 yaşındayken sürekli olarak Arçelik triportörlü bir kokoreççiden, kokoreç yediğini ve kokoreççinin de bu sayede triportörünün tüm aksayan yönlerini yenilettiğini aktaran Rahmi Koç, o dönem grubun otomotiv sektöründeki operasyonlarını yöneten Bernar Nahum'un itirazı nedeniyle triptortör üretimini durduklarını anlatıyor. Grup içinde rekabet olmaması için üretiminden vazgeçilen triportörlerin kalıplarının Hindistan'a satıldığını paylaşan Rahmi Koç, "Lüffü Bey elindeki kalıpları Hindistan'a sattı. Bugünkü 'tuktuk'ların çoğu o kalıplardan çıkma vasıtalardır. Arçelik'in programında yoktu ama böyle bir hikâye yaşadı."