Kovid-19 pandemisi birinci yılını doldururken, sürece ilişkin kavramlar, yeni kelimeler de yavaş yavaş dilimize yerleşiyor. Bunların hangisinin kalıcı olacağını zaman gösterecek. Ancak 'baby zoomer' son günlerde dikkatimi çeken ifadelerden. 90'ların sonu-2000'lerin ilk 10 yılında doğan ve 'Z' kuşağı olarak adlandırılan nesil artık 'baby zoomer'lar olarak anılıyor. Baby boomer'lardan (İkinci Dünya Savaşı sonrasının kuşağı) yola çıkarak bu dijital nesle verilen isimde hiç kuşkusuz pandeminin izi var. Bugün ilkokula giden çocuklar dahil gençlerin hepsi öyle ya da böyle 'zoom'u (online toplantı platformu) biliyor. Hatta Zoom'dan ya da benzer bir uygulamadan derslere bile katılıyor. Peki, kim bu baby zoomer'lar, daha 'Z' kuşağını tam çözememişken bir de zoomer'lar mı çıktı?
Soru önemli çünkü bunu doğru cevaplayan şirketler (ve markalar), geleceğin kazananı olacak. Yeni normale adaptasyon sürecinde hangi trendin kalıcı olacağını biraz da baby zoomer'lar belirleyecek gibi görünüyor. Paylaşımlı ofis şirketlerinden Kolektif House Kurucu Ortağı ve CEO'su Ahmet Onur yeni dönemde esnek çalışmanın kalıcı olacağını ve bunda da baby zoomer'ların tercihinin belirleyici olduğunu söylüyor. Daha şimdiden baby zoomer'ların ihtiyaçlarına göre ürün ve hizmetlerini şekillendirdiklerini söyleyen Onur, "Bundan sonra geleneksel yöntemlerin yanında dijital çözümlerin hayatımızın önemli bir parçası olduğu hibrit bir dünya bekliyor bizi. Özgürlüğüne düşkün bu yeni kuşağın temsilcileri, dünyadan ihtiyacı olduğu kadarını almak istiyor. Daha çok paylaşan, kendine daha çok zaman ayıran bir nesil geliyor. Buna hazır olmak lazım" diyor.
Kim bu zoomer'lar
Henüz öğrenci ya da yeni mezunlar.
İş hayatına yeni atılanların da (18-30 yaş) dahil olduğu bu kuşak şu aralar dünya nüfusunun en büyük yaş gruplarından.
Bugünün dijital ortamına doğdular. Sosyal medyada çok aktifler.
Yavaş yavaş iş hayatına atıldılar, yeni yeni para kazanmaya başladılar. Önümüzdeki dönemin (hatta bugünün) karar verici kesimini oluşturuyorlar.
Pandemide daha da öne çıkan sürdürülebilirlik konusuna son derece sahip çıkıyorlar.
En önemlisi de baby boomer'ları bugünkü küresel ısınmaya neden olan yanlış üretim/sanayi hamlesinden sorumlu tutuyorlar.
***
DİYARBAKIR'IN PİRİNCİ EGE'NİN ENGİNARI
Son günlerin sıcak konusu gıda fiyatlarının düşürülmesine ilişkin bir öneri de Türkiye'nin ilk uluslararası perakende yatırımcılarından biri olan Metro Türkiye'nin CEO'su Sinem Türüng'den geldi. Türüng, çiftçi kooperatiflerinin desteklenmesinin gıda fiyatlarının düşmesinde etkili olacağını düşünenlerden. Metro Türkiye'nin bu kapsamda 800'ün üzerinde üretici, üretici örgütü, kooperatif ve diğer tedarikçilerle hayata geçirdiği iş birliklerini anlatan Türüng ile yaptığımız dijital sohbette söz Anadolu'nun lezzetlerine geldi. Türkiye'de 30 yıldır faaliyet yürüten Metro'nun kaybolan Türk lezzetlerinin yeniden gündeme gelmesini katkı sağladığına değinen Türüng, 'Gastronometro' şeflerinin Diyarbakır'ın kekik kokulu Karacadağ pirinci ile Ege'nin enginarını birleştirdikleri güzel bir tarifini vermeyi de ihmal etmedi.