Organize Suç ve Rüşvet Kaydı Projesi (OCCRP), uzun zamandır siyasetçilerin, çok uluslu şirketlerin işlemiş olduğu yolsuzlukları açığa çıkarmaya çalışan uluslararası bir gazetecilik ağı olarak gösterilen bir kuruluş.
2016 yılında büyük ses getiren Panama Papers ifşalarını organize eden yapı olarak ünlerine ün kattılar.
Yolsuzluk, rüşvet, kara para gibi konularda çalışarak vatandaşların şeffaf, hesap verebilir yönetimlere sahip olması gibi ulvi bir amaçları olduğunu ileri sürdükleri için bir tür dokunulmazlık elde ettiler. Daha doğrusu etmişlerdi.
Her şey OCCRP'nin ortaklarından biri olan Alman Kamu Yayıncısı Norddeutscher Rundfunk'ın (NDR) Ocak 2023'te bir dosya hazırlamasıyla başladı.
Bir ay sonra Nobel Barış Ödülü'ne de aday gösterilen dünyanın en büyük gazetecilik ağı tanıtılacaktı.
Dosya için görüşmeler yaparken OCCRP'nin internet sitesinde bağışçılar arasında yıllardır şeffaf bir şekilde yer alan ABD Kalkınma Ajansı yetkilileriyle görüştüklerinde çenesi düşen Amerikalılar, iki kurum arasındaki ilişkinin sadece bağış ile sınırlı olmadığını, ABD'li yetkililerin OCCRP'nin kilit personelini veto etme hakkına sahip olduğunu açıkladılar.
ABD'nin "gazetecilik ağı" ile patronaj ilişkisi bununla da sınırlı değildi; OCCRP'nin kuruluş finansmanını da karşılamıştı.
ABD tarafından sağlanan özel fonlarla Rusya ve Venezuela gibi "düşman ülkeler" aleyhine sipariş haberler de yaptırılıyordu.
Alman Kamu Yayıncısı NDR, bu iddialar üzerine dosyasını farklı yöne çevirdi ve OCCRP'nin kurucusu ABD'li gazeteci Drew Sullivan ile yapılan röportajda bu ilişkiye yönelik sorular soruldu.
Çelişkili cevaplar alındı ve NDR, Organize Suç ve Rüşvet Kaydı Projesi'nden ayrıldı.
Ancak biz olayı Alman Kamu Yayıncısı NDR'den öğrenmedik; çünkü onlar Drew Sullivan'dan gelen baskıya boyun eğip bu olayın dikkat çekici olmadığını iddia ederek yayınlamama kararı aldılar!
Geldiğimiz noktada ABD'li kamu görevlilerinin istediği haberleri yayınlayan, istemediği konulara dönüp bakmayan bir uluslararası gazetecilik ağı ile karşı karşıyayız.
O yüzden OCCRP'de "Avrupalı hayırseverlerin bağışladığı ikinci el giysilerin Romanya'da yakılması" gibi muhteşem konular yer alırken siyonist lobilerin satın aldığı ABD'li siyasetçiler ya da ABD'nin satın aldığı gazetecilere dair haberler yer almıyor.
Organize Suç ve Rüşvet Kaydı Projesi'nin ABD'nin yarı resmi istihbarat kuruluşu gibi çalıştığı gerçeği ister istemez gözleri "fondaş gazetecilere" çevirecektir. Artık "Biz zaten aldığımız fonları şeffaf bir şekilde açıklıyoruz" bahanesine de sığınamazlar.