Theodor Herzl'in 1896 yılında tohumlarını attığı şer şebekesi ilk filizlenmesini 2 Kasım 1917 yılında Lord Rothschild'a 67 kelimelik mektup yazan İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Arthur Balfour ile yaşamıştı.
İngiltere destekli Siyonist teröristlerin katliamlarıyla 30 yıl devam eden süreç 14 Mayıs 1948 tarihinde İsrail'in bağımsızlık ilanı ile ilk amacına ulaştı.
Bu tarihten bir gün sonrası, yani 15 Mayıs, Müslümanlar tarafından Nakba Günü (Felaket Günü) olarak anılıyor.
Başta Filistinliler olmak üzere Müslümanların 15 Mayıs'ı Felaket Günü olarak anmalarının bir nedeni var.
İsrail'in katliamlarını o günden bu yana hiç azaltmaması.
Sayısı milyonları geçen Filistinlilerin evlerinden, doğdukları topraklardan, yürüdükleri sokaklardan uzaklaşması ve mülteci durumuna düşmesi veya Filistinlilerin yıllardır yataklarının altında sakladığı, öldüklerinde evlatlarına miras bıraktıkları evlerinin anahtarları ile beklemesi ve daha pek çok trajedi 15 Mayıs tarihinin Nakba olarak anılmasını sağladı.
1948 yılında BM'yi kuran "çağdaş ülkelerin" ilk ürettiği devlet olan İsrail, en iyi bildiği, hatta DNA'larına işletilen kodlarının hakkını verdi.
Kendisine sınırsız özgürlük veren ABD ve destekçileri tarafından silah, para, teknoloji transferi ile obezleşen bu kodlar soykırımdan başka bir şey değildi.
Bugün geldiğimiz noktada İsrail yıllardır üzerinde taşıdığı "çağdaş" kodları bile çiğneyen bir küstahlığa büründü.
Yıllarca uluslararası sistemin himayesinde olan İsrailliler şimdi BM kürsüsünden "Uluslararası kurallarınızın canı cehenneme" diyor.
Nakba Yılı belki de ilk kez bu kadar geniş bir katılımla anılıyor.
Dünyanın pek çok ülkesinde insanlar, İsrail'in tüm dünya için nasıl büyük bir bela olduğunu idrak ettiler.
Filistinlilerin yıllardır sakladıkları anahtarları belki henüz evlerinin kapısını açamadı ama dünyanın pek çok bölgesinde hakikate sağır ve kör olanların kalplerini açtı.
Artık İsrail'in soykırımcı olmadığını açıklamak zorunda kalan bir ABD var.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Filistin'in haklı mücadelesine destek veren devlet başkanları var.
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netanyahu'nun sonunun Hitler'in sonuyla aynı olacağını açıklayıp Hamas'ı Türkiye'yi de savunan bir direniş örgütü olarak tanımladı.
Filistinli kardeşlerimiz 1948 yılından bu yana ailelerinin en temel mirası olan anahtarlarını muhafaza etmeye devam etmeli.
İnşallah yakında o anahtarlar, Siyonist Devlet'in işgalinin sona erdiğini tüm dünyaya ilan edecek.