7 Ekim Aksa Tufanı Harekâtı sonrası, terör devleti İsrail'in soykırım uyguladığı Filistinliler, insanlık tarihine çoktan geçen bir direnişe imza attı. Ailesinden en az bir şehit veren, evleri yıkılan, su dâhil en temel gıdalara ulaşmakta zorluk çeken Filistinliler, buna rağmen başta Hamas olmak üzere Filistinli direniş gruplarına yönelik en ufak bir olumsuz tutum içerisine girmediler.
Filistin direniş gruplarının, terör devleti İsrail ile yaptığı müzakerelerde elini güçlendiren bu onurlu tutum, Hamas'ın müzakerelerde güçlü bir şekilde oturmasını sağladı.
Devam eden müzakerede dün olumlu sonuç çıktığı haberini ilk aldığımda önce sevindim. Sevincim; Filistinli kardeşlerimizin bir an için soluklanmasını sağlayacak bir aranın önemli olduğunu bildiğim içindi. Bir ara diyorum; çünkü eğer ateşkes yürürlüğe girseydi, terör devleti İsrail bu anlaşmanın şartlarını yerine getirmeyecekti. Çünkü İsrail bu zamana kadar hiçbir anlaşmaya uymadı.
Ancak kısa dahi sürecek olsa ateşkes yürürlüğe girmedi. Hamas'ın açıklamasından kısa bir süre sonra İsrail'in soykırım suçlusu yöneticileri, "Hamas'ın ateşkesi kabul ettiği açıklamasının kendileri için bağlayıcı olmadığını ve saldırılarına devam edeceklerini" açıkladı.
Siyonist İsrail, Refah sınır kapısına saldırılarına devam etti. Yazımı hazırlarken sınır kapısı işgalci İsrail tarafından işgal edilmişti. Büyük bir askeri zafer kazanmış gibi, büyük bayraklarla süsledikleri tanklarıyla geçit töreni yaptılar.
Gazze'ye ulaşacak insani yardımı tamamen kesip, Filistinlilere diz çöktüreceğini düşündükleri için terör devletinin militanları sevinç dansları yaparak kutlama yaptılar.
Bu, 7 Ekim'den beri defalarca gördüğümüz bir manzara. Zulümden, katliamdan, çocukların ölümünden keyif alan barbarlar sürüsü. Uluslararası toplumdan cesaret alan bir şımarıklık.
Soykırım işlediği halde ABD başta Batılı ülkelerden sınırsız destek alan İsrail'in kan akıtmayı durdurmasını beklemek fazla iyimserlik olacak. Nitekim dün ateşkes haberleri ile Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı'nı tehdit eden ABD'li senatörlerin haberini de okuduk.
ABD'nin dış politikasını şekillendiren 12 Cumhuriyetçi senatör imzaladıkları mektupla, "İsrail'in hedef alınmasının ABD'nin egemenliğine yönelik bir tehdit" olarak yorumlanacağını ve "ağır yaptırımlar" ile karşılık verileceğini ilan etti.
Bununla da yetinmediler, "Uyarıldınız" diye biten mektupta Uluslararası Ceza Mahkemesi üyelerinin ailelerinin dahi ABD'den atılacağını belirterek bu uluslararası mafya düzeninin en net fotoğrafını kendi elleriyle çektiler.
İsrail, soykırım yaparken sırtını dayadığı ABD'nin kendisine verdiği açık destekle insanlığa dair her şeyi yok etmeye kararlı. Amacına ulaşır mı bilinmez, ancak müdahale gelmezse uluslararası düzeni yok edeceği kesin.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Hilal Kaplan | Uluslararası mafya düzeni