Önce CHP yöneticilerinden arka arkaya gelen açıklamalara bir bakalım.
CHP Meclis Grup Başkanı Özgür Özel, "Değişime ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Değişim konusunda cesur, kararlı ve vefalı olacağım. Kurultayın en kısa sürede yapılması gerekir. Ekime kadar genel başkanın seçileceği takvim işletilmeli. Partinin tüm kademelerde özeleştiri yapması ve yenilenmesi gerekiyor" açıklamasını yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu ise "İstanbul'da değişim nasıl çok güzel bir sonuç verdiyse eminim ki siyasetteki bu anlamdaki değişim, hele hele muhalefette ve kendi partimden başlayan bu kıvılcımın Türkiye'ye çok iyi geleceğini çok iyi görüyorum. Bunu kovalayacağız ve değişim başarısını mutlaka elde edeceğiz" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise "Eğer tümüyle seçimle bir MYK olsa ben daha isabetli olabileceğini düşünüyorum. Tüzük bu yetkiyi eskiden genel sekreter açısından seçimliydi, şimdi tamamen Genel Başkanımıza vermiş. Genel Başkanımız bu yetkiyi takdiri bir yetki olarak mı kullanır, yoksa hukuki anlamda bağlı bir yetki olarak mı kullanır? Genel Başkanımız ne yaptı? Bu MYK'yı değiştirdikten sonra 'Toplumun değişim beklentisini karşılamak üzere bir MYK yaptım' dedi. Eğer toplum bu değişim beklentisinden tatmin olduysa orta yerde sorun yoktur, olmadıysa orta yerde bazı sorunlar vardır."
Günaydın'ın yerine geldiği CHP'nin eski Grup Başkanvekili Engin Altay ise özeleştirisini vererek şöyle demiş:
"Ben 10 yıl grup başkanvekilliği yaptım. Partim seçim kaybetti. Kazansak TBMM Başkanı olacaktım. Öyle bir hevesim vardı. Bu tablodan sonra, 'Hem grup başkanvekili hem Meclis başkanvekili ol' dedi arkadaşlar, kabul etmedim. Çekilmeyi bilmek lazım. Örgütü rahatlatmak lazım. Ama 'Yeni yüzler gelsin' derken, yeni MYK gibi olmaması lazım tabii." Bu görüşünü Kılıçdaroğlu'nun yanında da söylediğini belirten Altay, kendisi dışında kimsenin isteğiyle çekilmediğini ifade etti.
CHP'nin eski ağır topları ve gazetecileri bir yana, Kılıçdaroğlu'nun yeni atadığı grup başkanları bile değişim diyerek Kılıçdaroğlu'na kapıyı gösteriyorlar. Yarışta en önde giden şu an İmamoğlu gibi görünse de CHP içinden aldığım bilgilere göre hem sağ gelenekten gelmesi hem de teşkilat içinde "Akşener'in belediye başkanı" diye anılması bir eksi olarak görülüyor. Öte yandan oy toplama potansiyeli açısından diğer isimlere göre başarısını kanıtlamış bir siyasetçi olduğu da ekleniyor.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ise "baba-oğul" ilişkisi biten Kılıçdaroğlu-İmamoğlu çekişmesinde, genel başkanını kendisine yakın gazeteciler eliyle yerden yere vurdurttuğu iddia edilen İmamoğlu'na isim belirtmeden mesaj verdi ve şöyle dedi:
"Burada bir sorumluluk varsa benim de sorumluluğum var. Herkesin beraberce bir sorumluluğu var. Genel Başkanımızı tabii ki eleştirebilirsiniz ama televizyon kanallarına çıkıp da hakaret edilmesine hiçbirimiz izin vermeyiz. Tüm sorumluluğu ona yükleyerek hakaret etmelerine, tehdit etmelerine asla izin vermeyiz."
Özgür Özel'in olası adaylığı ise çok da ciddiye alınmıyor. Fakat Özel ve Günaydın gibi Kılıçdaroğlu'nun bire bir yükselttiği isimlerin dahi bayrak açmış olması, Kılıçdaroğlu'nun direnme potansiyelinin bittiği şeklinde yorumlanmış.
Kılıçdaroğlu, "Gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir" diyerek en azından yerel seçim sonrasına dek kalma sinyali verse de sular pek durulacak gibi durmuyor. Öte yandan Faik Öztrak'ın "Bundan sonraki süreci delegeler belirleyecek" sözü, delege ağırlığını elinde tutan genel başkanın savaşmadan gitmeyeceği anlamına da geliyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz