Bir grup arkadaşla birlikte organize olup kendi imkânlarımızla deprem bölgesine gittik. Vatandaşlarımızın ocağını yakan ateşe bir damla su olabilmek niyetiyle Kahramanmaraş, Adana ve Hatay'daydık.
Yer, gök ve arasındaki her şeyin kırılgan olduğu bu yerde yara hâlâ açık.
Zarifoğlu'nun "Ne çok acı var" girizgâhındaki çok ne kadar çoka tekabül ediyorsa, o kadar çok acı.
Yerin gövdesinden uğultuyla yükselen, kelimelerin gövdesine ağır gelen bir acı.
Anasız evlatlar, evlatsız babalar, evsiz milyonlar, enkaz arasındaki aile albümlerinde kalan uzak anılar...
Diyeceğim şu: Normal hayatınıza dönün, tamam ama normale dönmeyin. Duanızı, kalbinizi, elinizi buradan çekmeyin.
İkincisi; nakdi yardım en sağlıklısı ama ayni yardım yapmak istiyorsanız, mutlaka sahadan birileriyle ama en başta da koordinasyonu sağlayan devlet kurumlarıyla iletişim içinde bunu yapın.
Gördüğüm kadarıyla kadın, erkek ve çocuk için temiz iç çamaşırı ve ıslak mendil gibi temizleyici ürünlere her zaman ihtiyaç olduğudur. Buna ek olarak rehabilitasyon sürecinin de başlamaya yüz tuttuğu göz önüne alınırsa özellikle çocuklar için oyuncak ve sağlıklı abur cuburlar da bir seçenek olabilir.
Son olarak ayni yardımları en merkezi yerlerden çok nispeten ücrada kalan çadırkentlere ve köylere de ulaştırabilirsiniz ya da direkt Kızılay depolarına teslim edebilirsiniz.
Acı büyük, yol uzun. Rabbim bu büyük yarayı usulünce sarmayı nasip etsin.