Yanlış bilginin kasıtlı olarak yayılması anlamına gelen dezenformasyonun pek çok zararının birebir şahidiyiz. Ne var ki deprem gibi afet zamanlarında yapılan dezenformasyon, açtığı sonuçlar itibariyle can alıcı seviyeye gelmiş durumda. Birkaç örneğe birlikte bakalım:
"Malatya'daki Kızılay kan merkezi tamamen yıkıldı"
"Depremde zarar gören Mersin Şehir Hastanesi boşaltılıyor"
"Hatay Yarseli Barajı patladı. Çevresi tahliye ediliyor"
"Kahramanmaraş'ta volkanik hareketlilik var. Yanardağ patladı"
"Afgan yağmacılar, enkazdaki naaşların kolunu kesip altınlarını çalıyor"
Bu dezenformasyon örneklerinin her biri sadece halkta paniğe yol açmakla kalmıyor; kan vereceksen gitmekten vazgeçiyorsun, hastan varsa sapasağlam ve en geniş imkanlı tesis dururken hastanı götürecek başka yer arıyorsun, mülteci gördüğünde saldırmaya hazır bir psikolojiye giriyorsun, vb.
Bunun en feci örneği Yarseli Barajı'nın patladığı ve çevresinin tahliye edildiği yalanıydı. Çevresindeki bazı arama kurtarma çalışmaları askıya alındı. Binlerce depremzede araçlarına binerek şehri terk etmeye kalktı. Polis ve asker durumu kontrol altına almak ve bunun doğru olmadığını anlatmak için asli görevlerini bırakmak zorunda kaldı. Şehrin boşaldığını gören yağmacılara gün doğdu, vs.
En acısı ise şüphesiz adres bilgisi vererek enkaz altında olduğunu yayan yalancılardı. Kurtarma ekipleri adreslere gitti, yıkılmamış binaları görüp esas mağdurları aramaya geri döndü. Ancak o çok kıymetli zaman kaybedilmiş oldu.
Dezenformasyon, hafife alınacak bir konu değil. Toplum huzuruna ve insan hayatına tehdit haline geldiğini birebir gördüğümüz bu yalancılara lütfen bedeli ödetilsin.