CHP Lideri Kılıçdaroğlu, başörtüsünü yasal güvenceye alma teklifini AK Parti'yi zora sokacağı düşüncesiyle mi yaptı bilmiyorum. Bildiğim, AK Parti'nin "Er meydanı öyle değil, böyle kurulur" demeye hazırlandığıdır. Zira CHP'nin teklifinde sadra şifa hiçbir ifade bulunmadığı gibi değişiklik önerisindeki muğlaklık sebebiyle başörtüsü yasağının CHP zihniyetindeki yargı bürokrasisi vesilesiyle tekrar gündeme getirilmesini de engellemeyecekti. AK Parti ise bu "Dostlar alışverişte görsün" siyasetine son vermeye hazırlanıyor.
Adalet Bakanı Bozdağ, başörtüsü meselesini ve aile kurumunu korumayı hedefleyen iki Anayasa değişikliği üzerinde çalıştıklarını şu ifadelerle duyurmuştu:
"24 ve 41. maddeler üzerinde değişiklikler yapılacak. Birtakım görüşler çerçevesinde çalışma şekillendi. Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz. Bugünkü MKYK toplantısında sunulması istenirse sunarız ama şu an için gündemde yok."
Şimdi sizlere kulislerden aldığım bazı bilgileri aktarmak istiyorum. Öncelikle Bakan Bozdağ, AK Parti'nin üst düzey hukukçuları ile yaptığı çalışmayı kabinede sunmuş. Sonrasında Anayasa değişikliği teklifi metninde son aşamaya gelinmiş. Bu hafta veya haftaya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisine sunulduktan sonra değişikliğin TBMM gündemine getirilmesi söz konusu olacak.
Peki nasıl bir Anayasa değişikliğinden bahsediyoruz? Önce başörtüsü meselesini ilgilendiren "Din ve vicdan hürriyeti"ni kapsayan 24. Madde'ye bakalım:
"Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14'üncü Madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir."
Bu maddeye kadınların başlarını veya boyunlarını örtmelerinin veya açık tutmalarının kendi özgür tercihleri olduğunu belirten, bu özgürlükten yoksun bırakılmayacaklarını ifade eden bir ek yapılması bekleniyor.
Sadece "başörtüsü" denmesi hem yine keyfi yorumlamalara yol açacağından hem de hukuk tam sınırı koymak durumunda olduğundan "başın ve boynun kapatılması veya açık bırakılması" gibi net bir ifadeye başvurulmuş. Böylelikle 15 yıl öncesinde zikredilen başörtüsü-türban ikiliği veya "Tavşan kulak olursa geleneksel örtüdür, iğne ve bone kullanmıyorsa irticai değildir" şeklindeki akla ziyan yorumlara da kapı tamamen kapatılmış.
Ailenin muhafazası konusundaki düzenleme de yine CHP'den sadır olan "Çocuk eşcinseller vardır" veya "Türkiye henüz eşcinsel evliliğe hazır değil" gibi sapkın ideolojilerin aile kurumunu hedef almasına yönelik yaklaşımına engel olma amacı taşıyor. Hatırlarsanız İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem de ABD'de eşcinsellerin yürüyüşüne katılıp, eşcinsel evliliğe dair destek mesajları vermişti. HDP zaten dünden hazır. Dolayısıyla ailenin kadın ve erkekten oluştuğunu vurgulayan bir madde değişimi öngörülüyor. İlgili 41. Madde şöyle:
"Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar."
Buradaki "eşler" ifadesini somutlaştırıp eş olan "kadın ve erkek arasındaki eşitliğe dayanır" minvalinde bir değişiklik bekleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl yayınlanan "Ailenin Adı Yok" kitabımda kişinin mahremine mündemiç olan cinsel bir sapkınlığın bayraklaştırılarak siyasetin alanını hegemonize etmesinin tehlikelerini anlatmıştım. Dolayısıyla bu değişiklik önerisini de gayet isabetli ve hayati buluyorum.
CHP eğer helalleşmek ve muhafazakâr seçmene hitap etmek konusunda bir nebze samimi ise bu değişiklikleri destekler.