Önce darp etti. Sonra boğdu. Ardından diri diri yaktı. Cansız bedenini bir varile tıkıp, üzerine de beton döküp dere yatağına attı.
Üniversite çağındaki bir genç kıza tüm bunları yapan katil Cemal Metin Avcı, yargılandığı Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "haksız tahrik" indiriminden yararlandırıldı ve ağırlaştırılmış müebbet almaktan kurtuldu. Sadece 23 yıl hapse çarptırıldı. Kaç yılını yatar, bilmiyoruz. Bildiğimiz, bu karar hukukî ise hukukumuzda, değilse kararı veren hakimlerin zihniyetinde bir sorun olduğudur.
Danıştığım hukukçular, bu suçun Türk Ceza Kanunu Madde 82'deki "canavarca hisle veya eziyet çektirerek" kasten öldürme suçuna girdiğini, iddia edildiği gibi şantaja uğradıysa bile işlenen suçun "haksız tahrik" kapsamında bir indirime tabi olamayacağını dile getiriyorlar. Kararın istinaftan dönmesini beklediklerini belirtiyorlar.
Gerekçeli karara baktığınızda ise katille empati kuran, insanlık dışı fillerini adetâ haklılaştıran bir bakış açısı görüyorsunuz. Mesela şu kısım:
"Sanığın profesyonel bir sağlık personeli olmadığı da gözetildiğinde maktulün boğazını ölümü gerçekleştirecek nitelikte kırık oluşmasına neden olacak kadar sıktıktan sonra maktulün henüz ölmemiş olduğunu bilemeyebileceği..."
Bu "çıkarım" sayesinde de Pınar'ın diri diri yakılmasını üzerinden verilecek ceza, katilcağızın sağlık bilgisi azlığı sebebiyle iptal ediliyor!
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi deyince, bir meslektaşım da aynı mahkeme heyetinin "Hero" tişörtü giyen 'menfez faresi' FETÖ'cüye verdikleri beraat kararını hatırlattı. O zaman da bu haber gündeme bomba gibi düşmüştü. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve ailesine yönelik suikast timinin bir parçası olan bu sözde eski astsubay FETÖ'cü, mahkemeye üzerinde "Hero/ Kahraman" yazan tişörtle gelip âdeta meydan okumuştu. Aynı mahkeme heyetinin bugün de hem vicdanları yaralayan hem de kamuyu infiale uğratacağı açık bir kararla karşımızda.
Unutmadan, sadece katile indirim vermediklerini; Pınar yakılırken çağırıldığı olay yerine gelen kardeş Mertcan Avcı'ya da "Bozulmuş kokoreçleri yakıyorum" sözüne inandığına ikna olarak beraat verdiklerini de hatırlatalım.
Acılı Gültekin ailesini, olayın ilk günlerinde arayarak davadan vazgeçmeleri yönünde tehdit eden CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin'den tutun da bugünkü gerekçeli karara değin evlât acısıyla boğuşmaya çalışırken darbe üstüne darbe yiyen bir aile var karşımızda. Vicdanımız sızlıyor. Adalet bu değil.


Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz