"Gıda güvenliği, millî güvenlik sorunudur" başlıklı yazımda gıda kısıtlamaları üzerinden halkların terbiye edilip devletlerin kontrol edileceği bir yere doğru gittiğimizi ve ilgili meselede yapacaklarıyla Tarım ve Ticaret Bakanlığı'nın âdeta Savunma Bakanlığı kadar önem arz ettiğini hatırlatmıştım. İki bakanlığımızın görev alanlarını da ilgilendiren kapsamlı bir rapor okudum. Rekabet Kurumu'nun yaş sebze ve meyve sektör incelemesi raporundan bahsediyorum. Size tarif edilen temel sorun alanlarını ve çözüm önerilerini aktarayım.
Malum üreticiyi de tüketiciyi de cendereye alan fasit bir daire içindeyiz; perakendecisi, komisyoncusu, tüccarı, zincir marketi derken aracıların zengin olup üretici-tüketiciyi ezdiği bir süreç bu.
Raporda bunun en büyük sebebinin piyasanın üç-beş aktör tarafından belirlenmesi olduğu "oligopol" tanımlamasıyla şöyle anlatılıyor: Tarımsal üretim gerçekleştiren oyuncular önemli oranda rekabet ederken, bu oyuncular ihtiyaçları olan girdileri çoğunlukla "oligopol" piyasalardan sağlıyor. Söz konusu problemin üreticiler üzerindeki etkisinin hafifletilmesi gerekiyor. Bu imkanın sağlanamadığı durumda ise tarım endüstrisinin karlılıktan uzaklaşması ve üretim miktarının azalması ve dolayısıyla ürün fiyatlarının artması bekleniyor.
Peki çözüm? Raporda, bağımsız olarak faaliyet gösteren bir tarım satış kooperatifinin, yerel aracılarla rekabet edebilmesine, bazı aracıları ortadan kaldırabilmesine ve ortaklarına bazı teknik avantajlar sağlayabilmesine karşın bazı ürünlerin imalatını ya da ihracatını elinde bulunduran büyük tüccar ve sanayicilerle rekabet etmesi için bölge çapında birlikler ve ülke çapında bir merkez birliği oluşturmaları önerildi.
GELELİM ZİNCİR MARKETLERE...
Söz konusu raporda zincir marketlerin payları da ele alınmış. Buna göre sadece 4 teşebbüs, pazarın yarısından fazlasına hakim durumda. Pazardaki en büyük 10 oyuncuya bakıldığında ise bu rakam yüzde 63 seviyelerine ulaşıyor. Rakamlar, organize perakende pazarı içerisinde yoğunlaşma oranlarının yıllar itibarıyla ciddi oranda arttığını gösteriyor. Oligopol piyasa ile kast edilen biraz da bu hal zaten.
Raporda, zincir marketlerin alıcı güçlerinin sınırlandırılması için Ticaret Bakanlığı nezdinde haksız ticaret uygulamalarına yönelik tedbirlerin hayata geçirilmesi ve bu uygulamaların sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiği belirtiliyor ki diğer tüm yumuşak önlemlerin açık yaraya yara bandı yapıştırmaktan öte gideceğini düşünmüyorum.
Raporda, tarım piyasalarında hem arz güvenliği hem de fiyat istikrarı açısından alınması gereken önlemlere ilişkin önerilere de yer verilmiş. Bir çözüm önerisi de tarımsal girdilerde yerli üretimin sağlanması noktasında sunulmuş.
Buna göre, Türkiye'de tarımsal üretim, en önemli girdi kalemleri olan akaryakıt, gübre, tohum ve ilaçta ithalata ve dolayısı ile döviz kuruna bağımlı olunması nedeniyle oldukça maliyetli. Bu nedenle kısa dönemde söz konusu girdilerin sübvanse edilmesi, uzun dönemde ise bu alanlarda olabildiğince yerli üretimin sağlanması hem fiyatlar hem de arz güvenliği için önem taşıyor. Yeterli üretimin sağlanması için ihracat ve ithalat politikaları da dahil olmak üzere, "üretim planlaması" yapılması, bunun için Tarım ve Orman Bakanlığı nezdinde komisyon oluşturulması, destekleme politikaları, üretim planlaması kapsamında yeniden ele alınması tavsiye ediliyor. Rekabet Kurumu raporu zincir market tekelinden, üreticiyi ezen aracıların düzenine, arz güvenliğinden fiyat istikrarına değin pek çok öneri sunmuş. Eminim ilgili bakanlıklarımızın da benzer çalışmaları vardır. Gönlümden geçen ya iki bakanımızın ya da kendi seçtikleri temsilcilerin ekranlara, sosyal medyaya ve uzandıkları her mecraya çıkıp aldıkları önlemleri, yaptıkları düzenlemeleri, kestikleri cezaları, vb. anlatmalarıdır. Zira malum iletişim stratejisi olmayan her proje baştan mağluptur.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz