"'Babamız hapiste' demenin zor olduğunu biliyorum. Amma siz bunun ne büyük bir şeref, ne yüce bir hizmet olduğunu büyüyünce daha iyi anlayacaksınız. Her baba, çocuğuna bir şeyler bırakır. Ben ise size, inancı ile dinamik ayakta duran, eserleri nesillerden nesillere akacak ve hiçbir zaman kıymetten düşmeyecek koca bir kütüphanesi olan mazlum bir baba bırakıyorum. Bu çağ, bu devir çileyi seçme zamanıdır..."
Kırktan fazla esere imza atmış, Yüksek İslam Enstitüsü mezunu, ulema soyundan gelen baba Sadık Albayrak, 12 Eylül yargısı tarafından atıldığı zindandan bu mektubu yazdığında Berat Albayrak 5 yaşındaydı. Necip Fazıl'a sadece talebelik değil, yoldaşlık da yapmış, onunla beraber yargılanmış bir babanın kaleminden dökülen bu satırların yükünü taşıyan Albayrak'ın, dünyanın ekonomik kriz beklediği, Türk ekonomisinin saldırıya maruz kalacağı bilinen dönemlerden birinde Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi bir ateşten gömleği neden giydiğini anlıyor insan.
Gerçi Enerji Bakanlığı dönemi de çok farklı değildi. Zira Kuzey Suriye'de bir PKK devleti kurulması ve İsrail'in Doğu Akdeniz'deki enerji koridoruna Türkiye dışlanarak yol açılması planları yapılırken Enerji Bakanı olmuştu. PKK devleti hayalleri ordumuzca çöpe atılırken, o da Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki menfaatlerini korumaya girişmişti. Berat Albayrak'tan önce Akdeniz'de diledikleri gibi at koşturanların işi artık zordu."
Berat Albayrak'ın kaleminden çıkan "Burası Çok Önemli: Enerjiden Ekonomiye Tam Bağımsız Türkiye" kitabını okurken dört yıl önce yazdığım bu satırlara döndüm. Turkuvaz Kitap'tan çıkan eser, Albayrak'ın özellikle gençlere hitap ederek hem enerji hem de ekonomi alanında verdiği mücadelenin perspektifini ortaya koyuyor. Bu kitaba sadece bir otobiyografi dersek, hakkını vermiş olmayız. Zira hem bir yakın tarih dersi hem de milli enerji-ekonomi politikalarının hayata geçirilmesine engel olan içerideki ve dışarıdaki dinamikleri teşhis eden bir gelecek vizyonu da sunuyor aynı zamanda...
Rus uçağının düşürüldüğü gün Cumhurbaşkanımızın tevcihiyle Enerji Bakanı olan Albayrak'ın Türkiye'ye kendi sondaj ve araştırma gemilerini kazandırıp Karadeniz'de 540 milyar metreküp doğalgaz keşfetmemizin yolunu açan, 14 hidroelektrik santrali ve 16 rüzgâr enerjisi santralini devreye alan, 926 megavat elektrik kapasitesinin % 86'sının yerli kaynaklardan üretilmesi sağlayan, madenden çıkan borun katma değerini 2 bin kat artıran Bor Karbür tesisini kuran başarılı bakanlık dönemini bu kez kişisel izdüşümleriyle okuyoruz
Hazine ve Maliye Bakanı olduğu gün de adına "piyasalar" denen güruh harekete geçmişti. Trump, "Ekonominizi mahvederim" tehditlerini savurduğunda da bir aydır bakan koltuğundaydı. Kur atakları ondan sonra da eksik olmadı. Örneğin, Suriye'de veya Libya'da yaptığımız atılımlar "piyasalar"ca hep cezalandırıldı. Albayrak, bu süreçte hem kur operasyonlarıyla mücadele etti hem de içerideki uzantılarıyla... Bu minvalde özel bankaların pandemi sürecindeki tutumlarına dair olan bölümü dikkatle okumanızı tavsiye ederim. Bu ekonomik başarı tablosunu anlamak için dün Salih Tuna'nın dikkat çektiği şu kıyaslama önemliydi:
"Onca operasyona ve pandemi koşullarına rağmen yüzde 25'lerde devraldığı enflasyonu yüzde 11 seviyelerinde tutmayı başarmıştı.
Bakınız, Babacan döneminde 2010'da 49 milyar dolar, 2011'de 77 milyar dolar, 2012'de 48 milyar dolar, 2013'te 65 milyar dolar cari açık verdik. Buna mukabil, Berat Albayrak döneminde 2019'da 1.6 milyar CARİ FAZLA verdik."
Cumhuriyet tarihimizin en çok itibar suikastına uğrayan, yeni doğmuş bebeğine bile hakaret edilen bakanı olan Albayrak'ın hizmetlerini anın pusu içerisinde yeterince göremeyenlerin, bugün değerini daha iyi takdir ettiği kanaatindeyim. Ve son söz: Müellifin, "Bu devir, çileyi seçme zamanıdır" diyen bir babanın oğlu olduğunu bilerek okuyun bu kitabı...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz