CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Kürt sorununun çözümü için meşru bir organa ihtiyaç duyulduğu, bu organın mecliste temsil edilen HDP olduğu" yönündeki açıklamasının yankıları sürüyor.
HDP eski Genel Başkanı Sezai Temelli ilk itirazı yaptı ve "Asıl muhatap İmralı'dır" dedi.
Selahattin Demirtaş, "arayı bozmamak" için devreye girdi ve "HDP, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır" dedi.
HDP Genel Başkanı Mithat Sancar ise "İmralı ve HDP'nin rolünü karşı karşıya getirmek, Kürt sorununa bütünlüklü yaklaşımı zorlaştırıyor" diyerek arayı buldu.
En açık yaklaşım ise HDP'nin özgül ağırlığı yüksek isimlerinden Ahmet Türk'ten geldi: "Biz yerel seçimlerde destekledik, 10-11 ilde desteğimiz olmasa yerel seçimi alamazlardı. Ancak ana muhalefet partisi gelecekle ilgili projelerini daha açık ve net ortaya koymalı. Kürtlerin beklentisi budur. 'Yan cebime koy' mantığı hiçbir sorunu çözmez."
HDP'lilere bakanlık koltuğu bile dağıtan CHP'li eski milletvekili Dursun Çiçek ve onu onaylayan CHP milletvekili Gürsel Tekin'in açıklamaları Ahmet Türk'ü kesmemiş olacak ki CHP'ye "Artık kartları açık oyna" çağrısı yaptı.
Bir yıl önce de HDP Genel Başkanı Pervin Buldan, "Bir seferliğine İstanbul seçimlerini kazanmak için kabul ettik. Bundan sonra yapılacak olan ittifaklar açık ve şeffaf olmalı ve birlikte görüntü verilmeli. CHP'nin çekingenliğinden çıkması gerek" demişti.
Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun HDP'nin meşru muhatap olduğunu açıklaması İyi Parti'den çelişkili açıklamaların gelmesine sebep oldu.
Daha önce HDP'nin kapatılmasını "Seçilmiş olmayı suç işleme hürriyeti gibi algılamamalıdır hiç kimse" diyerek savunan Yavuz Ağıralioğlu benzer şekilde "Çocuklarımızı 40 yıldır öldüren bir cinayet şebekesinin başındakine hürmetle saygı gösteren mekanizma, meşruiyet alanının dışına çıkar" derken;
Partisinin lideri Akşener ise "HDP, hukuk karşısında meşrudur" dedi. İroni şu ki, bir yandan HDP'nin kapatma davasına destek vermekten çekinen Akşener, öte yandan kapatılmadığı için de meşru olduğunu savunuyor.
İyi Parti milletvekili Aytun Çıray'ın "HDP'yi PKK ile bir tutup şeytanlaştırdılar" açıklaması da parti içinde konu hakkında fikir birliği olmadığı kanaatini güçlendiren bir çıkış olarak değerlendirilmişti. Öte yandan İyi Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu'nun, "Hiç kimse Kürt seçmen kitlesini HDP'nin sadık bendesi olarak görmesin. Siyasetin görevi onlara gidecek yeri göstermektir" çıkışını ise Kılıçdaroğlu'nun açıklamasındaki "HDP=Kürtler" indirgemeciliğine karşı bir itiraz olarak da okumak mümkün.
Bu haliyle Kılıçdaroğlu, HDP ile İyi Parti arasına çekilmiş görünmez ipte yol almaya çalışan bir cambazı hatırlatıyor. Bakalım bu örtük ittifakı "düşmeden" ne kadar sürdürebilecek?