1. TÜGVA ile İBB arasında ne oluyor?
İki gün önce İBB'ye bağlı zabıta ekipleri, Adalar'da bulunan Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) binasına girdi. TÜGVA yetkilileri binada olmamasına rağmen zabıtalar yerleşkenin içindeki eşyalara el koydu ve kamyonlara yükledi. Kilitleri değiştirdi. Binaya gelen TÜGVA yetkilileri polis çağırdı. Zabıtalar, bir polisi karnından yaraladı. Ayrıca zabıtaların orda bulunan gençleri de darp ettiği rapor ile tespit edildi. Şu anda TÜGVA'lı gençler bina içinde nöbet tutuyor. CHP ise gün içinde teşkilatları bina önüne yığarak protesto gösterisi gerçekleştirdi, gençleri yuhalattı.
2. Peki anlaşmazlık nedir?
TÜGVA, 2018 yılında Adalar'daki söz konusu binayı İBB'ye bağlı Şehir Hatları A.Ş.'den 10 yıllığına kiralamış. Kirasını tek gün aksatmadan ödemiş. İmamoğlu başa gelince TÜGVA'ya burayı terk etmesi söylenmiş. Onlar da sözleşmeyi feshetmek için dava açılması ve tahliye kararı alınması gerektiğini söylemiş. İBB, hukuk gereği böyle bir talebi yapsa hiçbir yasal gerekçesi olmadığı için davayı kaybedeceğini bildiğinden tahliye davası açmamış, herhangi bir yasal yola başvurmamış. Kaymakamlık ve valiliğe başvurulmuş. Ancak onlar da doğal olarak hukuk yoluyla karar alınmadan harekete geçme yetkileri olmadıklarını bildirmişler.
Zaten mahkeme tahliye kararı vermiş olsaydı, kolluk kuvvetleri eşliğinde binanın tahliyesi gerekirdi. Böyle bir karar olmadığı için İBB, zabıtaları üzerinden şiddete başvurarak "sorunu çözmeyi" ummuş olsa gerek.
3. Peki neden şimdi?
İBB, 5 Ekim'de, % 70 oy aldığı Adalar halkını kızdıran bir karara imza attı ve akülü araba kullanımını yasakladı. Adada faytonlar yasaklandıktan sonra akülü araba ulaşım için sıklıkla kullanılıyordu. Parasını verip akülü araba alan, ehliyeti ve ruhsatı olan vatandaşlar tepkilerini göstermek için protesto gösterisi de düzenlemişti. Ne hikmetse tam da ertesi gün, uzun zamandır TÜGVA ile anlaşmazlık yaşayan İBB, sorunu zabıta zoruyla "çözmeye" karar verdi. Bahsettikleri mahkeme ara kararının temmuzda verilmesi ama İBB'nin üç ay sonra müdahale yoluna başvurması da zamanlama açısından manidar.
Ayrıca İBB Sözcüsü Murat Ongun'un, TÜGVA'nın binayı kiralamasından 5 yıl önce orada gerçekleşen bir kına gecesinin fotoğraflarını "TÜGVA, binayı ticari firmalara peşkeş çekiyor" diyerek alenen yalan söylemesi de bu çaresizliğin bir izdüşümü olsa gerek.
4. İmamoğlu ve yurt meselesi TÜGVA'dan mı ibaret?
Aslında öğrencilere ulaşımı ücretsiz yapma vaadiyle seçilip zam üstüne zam yapan İmamoğlu'nun gençlere yönelik tutmadığı sözlerden birisi de yurt meselesi. İmamoğlu dün bir İBB yurduna gidip güzel pozlar verdi ama gittiği yurtların her biri AK Parti döneminde yapıldı. İmamoğlu ise AK Parti'nin % 70 inşaatını bitirdiği Bağcılar'daki yurdu 2.5 yıldır bitiremediği gibi Küçükçekmece'deki 1875 öğrenci kapasiteli yurt inşaatını da durdurdu. Yani ortada TÜGVA ve kendi ifadeleriyle "dindar nesil" düşmanlıklarının örtemeyeceği bir beceriksizlik var.
5. Şimdi ne olacak?
Hukuki süreç devam ediyor. Nevşin Mengü'ye sosyal medyada "Buyrun mahkeme kararı" diye paylaştırılan metinde görünen "HÜKÜM" kısmına bile bakılsa söz konusu kararın bir "ARA KARAR" olduğunun yazıldığını ve bunun esasa ilişkin bir karar olmadığını zaten mahkemenin kayda geçirdiğini görmüş olacaklardı. Zaten dediğim gibi açılmış bir TAHLİYE davası YOK! Çünkü İBB kaybedeceğini bildiği bir hukuki süreçle kaybetmek değil; algı ile siyasi bir konsolidasyon yapmayı umuyor.
Sonsöz: Biliyorum, TÜGVA'nın programlarında sportif ve sanatsal eğitimlerin yanında dini ve milli değerlerin yer alması, gençlerin teveccühü ve Bilal Erdoğan'ın Yüksek İstişare Kurulu'nda oluşu gibi İBB'yi rahatsız eden pek çok şey var.
Ancak yine biliyorum ki 81 il ve 570 ilçede gençlik merkezleri ve çalışmaları olan, yüz binlerce öğrenciye "ücretsiz" hizmet sunan bir vakıf bu tip algı çalışmalarıyla zarar görmez; bilakis büyür.