Geçen sene Youtube kanalımda Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde çevirdiği gizli işleri tek tek ifşa ettiğim "Hodri Meydan: Neymiş bu Pelikan?" başlıklı bir video yayınlamıştım. Bunun bir benzerini de Ali Babacan için çekeyim diyordum ama Babacan kendi videosunu çekti bile.
Halk TV'de, Mayıs 2018'de henüz AK Parti Ankara Milletvekili iken, aynı zamanda eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün CHP-İYİ Parti-HDPSaadet Partisi ortak adayı olması için yapılan görüşmelerde bizzat bulunduğunu itiraf etti. Kelime seçimleri bana aynı FETÖ'cülerin takiye tarifini hatırlattı: "Görünür değildim ama göbeğindeydim."
Babasının şirketinin muhasebecisiyken 35 yaşında seni bakan yapan, tüm ismini ve kariyerini borçlu olduğun kişiye, üstelik hâlâ onun partisinin vekiliyken ve imzan onun Cumhurbaşkanı adaylığı dilekçesinin altındayken ihanet etmek...
Allah insanı işte böyle rezil eder... Babacan, Taksim Meydanı'ndan "Ben karaktersizin önde gideniyim" diye bağırsa, belki bu kadar etkisi olmazdı.
***
ÇEK YASASI MAĞDURLARI
Türkiye'de yaklaşık 250.000 Çek Yasası mağduru olduğu söyleniyor. Bu insanlar 5941 No'lu Çek Kanunu'na göre, borçlarını ödeyemedikleri andan itibaren ilerleyen zaman içinde sonu beş yıl hapisle neticelenen bir sürece giriyorlar. Oysaki Anayasa'mızın 38. maddesinde açıkça "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" deniliyor.
Kaldı ki "Ekonomik suça, ekonomik ceza" ilkesini bile unutup sadece fiziki sonuçlarına baktığınızda da bu yasayı savunmak mümkün değil. Hele pandemi döneminde kendinizi esnaf yerine koyup düşünün. Ekonomi daralmış, zaten kendi alacaklarınızı tam tahsil edemiyorsunuz, "günü kurtarma" bağlamında ticari hayatınızı yürütmeye çalışıyorsunuz. Herkes gibi borçlarınız var. Borcu örneğin senet şeklinde olanlar hapse girme tehdidi yaşamazken, ödeyemediğiniz bir çek sebebiyle hapse atılıyorsunuz.
Hapse atılınca ne oluyor? Muhtemelen işiniz batıyor. Ticari itibarınız sıfırlanıyor. Siciliniz gelecekteki her ticari işte sizi takip ediyor.
Bundan kim yarar gördü? Alacağı olan kişi mi; artık borcunu tahsil imkânı kaldı mı? Bu esnafa beş yıl bakan ve onun ticari olanaklarını sıfırlayıp salan devlet mi? O esnafın kendisi mi, yoksa ailesi mi? Velhasıl sonuç elde etmek minvalinde faydasız olduğu gibi ekonomik ve sosyal pek çok zararı da olan bir uygulamadan bahsediyoruz.
Çek Yasası mağdurlarına bu yüzden kulak verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz