"Keşke bizim de bir Edward Said'imiz olsaydı" demişti bir hocam; Cemil Meriç hazinesini keşfetmemiş bir cahildi ve "Bir Said'imiz olsaydı" ilk taşlayacak öncülerden olurdu belki de...
Aydınlarımızın çoğunluğu da maalesef böyledir. Mesela, Yahudi şeriatını bilmeden bir Levinas doğabilir miydi ya da Lacan, Katolik "habitus"un içinden gelmenin verdiği farkındalıkla bakmasa psikanalize çağ atlatabilir miydi?
Fakat bizim payımıza da İslam'ı bilmeyen, bilmemekle de övünen bir aydınlar sınıfı düştü. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin aynı zamanda kültürel bir sömürgeleştirme tarihi olduğunu yazmıştım. Zira Cumhuriyet öncesi tarihe bakıştan şapka devrimine, dil "devrimi"nden "Vatandaş Türkçe konuş" baskısına değin sömürgeci-aydınlanmacı bakış açısının izlerini görebilirsiniz.
Orhan Pamuk da "Merhaba poğaçacı" selamındaki kadar steril ve yabancı ama sadece selam vermiş olmasından ötürü bile mutlu olan eziklerin ne olursa olsun laf söyletmediği iyi bir yazar.
Pamuk, Alman devletinin yayın organı DW'ye verdiği röportajda Atatürkçüleri şikâyet etmiş:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu büyük Atatürk, Ayasofya'yı müzeye dönüştürmüştü(...) Bu, Kemal Atatürk'ün laiklik geleneğidir. 'Lütfen bunu değiştirmeyelim' demeye maalesef korkuyorlar."
Pamuk, İsviçre gazetesine "1 milyon Ermeni'yi, 30 bin Kürt'ü öldürdük" demeçleri verirken, Doğu Perinçek "1915 olayları soykırım değildir" tezini savunduğu için İsviçre mahkemeleri tarafından hapis ve para cezasına çarptırılmıştı.
O yüzden Pamuk'un cevabını ben değil de Atatürkçü denince akla gelen ilk isimlerden Perinçek versin isterim:
"Kimin Atatürk'ün mevzisinde olduğu 15 Temmuz, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı'nda görüldü. Şimdi de Doğu Akdeniz'de, Suriye ve Irak'ın kuzeyinde ABD tehditlerine karşı mücadele edenler bu mevzide. PKK ve FETÖ ile işbirliği yapanlar ise Atatürk'e ihanet eden konumda. Bu nedenle Ayasofya konusunda verilecek bir Atatürk sınavı yok."
***
ÖZEL HAREKÂT KAHRAMANINA 5816 ZULMÜ
Hendek operasyonları sırasında Cizre, Silopi, Yüksekova ve Nusaybin'de PKK'ya karşı, Zeytin Dalı Harekâtı'nda Afrin'deki YPG'ye karşı savaşmış, 15 Temmuz'da Yeşilköy Havalimanı'ndaki FETÖ'cüleri derdest eden ekipte bulunmuş bir özel harekâtçı Yunus Efe, attığı bir tweet sebebiyle özel harekâttan atıldı ve açığa alındı. Hakkında soruşturma başlatıldı ve savcılık, Atatürk'e hakaretten hakkında hapis istemiyle kamu davası açtı.
O gün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi üzerinden sosyal medyada "Vergim Saraya Gitmesin" etiketi tt'ye sokulmuştu. Efe de Anıtkabir'in giderlerini sıraladıktan sonra "Vergim Anıtkabir'e gitmesin" yazmıştı. PÖH de neticede askeri hiyerarşiye benzer bir yapıda işleyen bir kurum; belki bir süre görevinden uzaklaştırılmasını anlamak mümkün.
Ancak bu kadar çok cephede mücadele vermiş, bugün vatan uğrunda şehit olsa konusu bile olmayacak bir mevzu üzerinden bu gencimizin tüm kariyerinin yerle bir edilmesi hak mıdır? Bu soruyu evvela Atatürkçü vatandaşlarımızın cevaplaması lazımdır.
Vergisinin Anıtkabir'e gitmesini istemediğini ifade etmek bile sizce Atatürk aleyhine işlenen bir hakaret suçu mudur?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz