Amerikan Kongre binası, tarihinde ilk defa kendi vatandaşları tarafından basıldı. Kimyasal gaz maskeleri takılan Kongre üyeleri tünellerden kaçırılırken, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin odası da işgal edildi. Amerikan İç Savaşı'nda kaybeden Güney'in Konfederasyon Bayrağı'nın da göstericilerin simgeleri arasında olması, bazı savaşların hiç bitmediğini anımsattı. Dört kişi hayatını kaybetti, ağır yaralıların olduğu da söyleniyor. Amerika'nın ise dünyanın geri kalanına "hukuk ve düzen" nutku çekme hakkını uzunca bir süre kaybettiği kesin.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
On yıllardır dünyanın dört bir yanına bombalarla 'demokrasi' götüren, meclis basıp liderleri öldüren "göstericiler" eliyle gerçekleşen 'renkli devrimleri' destekleyen Amerika, kendi ilacından birazcık tatmış oldu. Bu arada Dışişlerimizin "taraflara sükûnet tavsiye eden" ve 15 Temmuz'un ilk saatlerinde Amerikan Dışişleri'nden gelen açıklamayla nerdeyse bire bir olan açıklaması ise gerçekten ağları havalandıran enfes bir goldü. Amerikalı analistlerin gece boyu "Örtmenim, Türkiye bize ne dedi" diye ağladığı tweet'lerini görmek ise paha biçilmezdi.
Hobi olarak yine ağlayın tabii de demokrasiye sahip çıkmayı hatırlatmayı hak eden millet sizce en büyük tartışma konusu Başbakanı'nın sakalları ya da renkli çorapları olan Kanadalılar mı; yoksa hayatı pahasına tanka topa, tüfeğe karşı göğsünü gererek direnen Türkler mi?!
"Call of Duty" demedik en azından...
Amerikan siyaset ve medyasına bakıp da ülkemize karşı ikiyüzlülükleriyle kıyaslamamak mümkün mü? Gezi'de Başbakanlık binasını basmaya kalkan çapulcuların yargılanmasını bile "Erdoğan, muhaliflerini eziyor" diye yansıtan Amerikan siyasetçileri ve gazetecileri hep bir ağızdan Kongre binasına girenlerden serbest bırakılanlar olduğunu duyurup "Tutuklayın" diye fotoğraflarını ifşa eden polis muhbirlerine dönüştü.
Meclis'imizin bombalandığı, 251 kişinin öldürüldüğü o karanlık gecede tavır almaları saatler süren Amerikan yerleşik düzeni, tek bir ordu mensubunun yer almadığı birkaç saatlik bir işgale anında "darbe" teşhisini yapıştırdı.
15 Temmuz'a dair "Bilgisayar oyunu sanmıştık" diyen Biden, gerçek hayatla burun buruna geldi. Bu sefer esas bizlerin Hollywood setinden çıkmış gibi görünen bu fotoğraflara bakıp "Call of Duty mi oynanıyor?" diye sorma hakkımız var ama onlar kadar küçülmek yaratılışımızda yok neyse ki...
Dijital 1984
Twitter ve Facebook da bu sefer gemi azıya aldı ve Trump'ın "eve dönün" mesajı içeren tweet ve videolarını platformlarından kaldırdı. Hatta Twitter hesabı 12 saat askıya aldı ve Trump o tweet'leri silmezse tamamen kapatacağını da duyurdu. Çünkü Trump, "bir seçimi çalarsanız, bunlar olur" mahiyetindeki iddialarını sürdürüyordu. Türkiye'de herhangi bir seçim olmasına gerek yok; Gezivari bir ayaklanma olma ihtimali doğsun, Amerikan Başkanı'na bunu yapan platformların devlet yöneticilerimizin hesaplarına ne yapacağını öngörmek zor değil.