Gölgesi Yeter
Bakü'de gün doğuyor ve her gün yeni bir müjdeye gebe. Akşamları Cumhurbaşkanı Aliyev'in duyuracağı azad edilen toprakların haberi sabırsızlıkla bekleniyor. Aklımda "Otuz yıldır yolunu gözlediklerimiz gerçek oluyor" derken dolan gözler ve "Türkiye'nin gölgesi yeter" cümlesini duyduğumdaki ağır sorumluluk hissi var. Anadolu Yayıncılar Derneği'nin daveti ve TİKA ile Yurt Dışı Türkler Başkanlığı'nın desteğiyle Can Azerbaycan'dayız. Burada bir taksiye biniyorsun, "Çırpınırdın Karadeniz, bakıp Türk'ün bayrağına" çalıyor. Bir restorana adım atıyorsun, "Vatanına göz dikeni ez oğul" karşılıyor seni. Sokakta yürürken önünden geçtiğin dükkândan "Irmağının akışına ölürüm Türkiyem" ezgisi kulağına çalınıyor. Toplumdaki atmosfere hakim olan coşku her yeri kaplıyor. Anlayacağınız dillerimiz yüzde 95'i aynı olsa da gönüllerimiz yüzde yüz birlikte atıyor. Burada hem Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev hem de Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Leyla Abdullayeva ile röportaj yapma imkânım oldu. Ayrıca "Azerbaycan'ın Aytmatov'u" diye anılan, millî şair ve anamuhalefet partisi lideri Sabir Rüstemhanlı ile de görüştüm. Azerbaycan'ın, mazlum Gence'nin yetiştirdiği Sayın Hacıyev ile başlıyoruz.
***
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev'le Ermenistan'ın Gence katliamı ve işlediği savaş suçlarını, Dağlık Karabağ operasyonunda gelinen durumu, Ermenistan'a sahada terör örgütleri ve dış güçlerin kirli desteği, Minsk süreci, Rusya ve ABD'nin ateşkes yaklaşımları ve Türkiye ile Azerbaycan arasındaki güçlü bağları konuştuk. İşte Hacıyev'in SABAH'a yaptığı değerlendirmeler;
Ermenistan 80'li yılların sonu 90'lı yılların başından bu yana insanlık suçu işliyor. Gerek siyasi gerekse askeri liderleri sivillere yönelik katliamları sürdürüyor. Hocalı katliamından sonra dönemin Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan insan öldürmekten gururla bahsediyordu. Hocalı'da amaç Azerbaycan halkına gözdağı vermekti. Bugün de aynı yöntemi Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan kullanmakta. Gence'nin Hocalı'dan bir farkı yok. 2'nci Dünya Savaşı'nda Almanlar'ın roket sistemlerinden sonra Avrupa'da büyük kentlere karşı balistik füze kullanılması durumu ortaya çıktı. Ermenistan'ın hangi düşünceye sahip olduğunu tarihteki bu örnekler göstermekte.
Minsk üçlüsü dediğimiz ABD, Rusya ve Fransa, aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi gibi uluslararası sulh ve güvenliğe dair yaptırıma sahip bir yapının daimi üyeleri olmasına rağmen 30 yıldır hiçbir sonuç alamadı, işgal kalkmadı. Göç eden Azerbaycan halkı topraklarına dönemedi, devamlı barış ve güvenlik sağlanamadı. Azerbaycan her zaman diplomatik müzakerelere hazır bir ülke. Moskova'nın insani ateşkesle başlayan bir çabası oldu. Biz destekledik ama Ermenistan ateşkesi bozdu ve Gence'yi vurdu. Fransa'nın insani ateşkes çabası 2 dakika geçmeden Ermenistan ordusu tarafından yine bozuldu. Washington'dan ateşkese teklifi geldi. Biz diplomatik çözüme açığız. Fakat bu insani ateşkeslerin sürekli olması gerekir.
Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilan ettiği tarihi günlerde yardımı ve desteği veren ilk ülke kardeş Türkiye olmuştur. Bağımsızlığımızın güçlenmesinde de Türkiye'nin rolü çok büyük. Ve biz birlikte başarı göstererek bu coğrafyanın enerji ve iletişim haritasını değiştirdik. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerde en temel nokta insanlarımızın bağlılığı. Ortak etnik köklerimiz, dinimiz, dilimiz, medeniyetimizle 'Bir Millet iki Devlet' olarak bağlılığımız devam edecektir. Biz her konuda kardeş Türkiye ile geniş bir müzakere içindeyiz. Gerek Karabağ gerek Kıbrıs gerekse de Doğu Akdeniz mücadelesinde Türkiye ile yanyana, omuz omuzayız.
Son dönemlerde Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Aliyev'in kardeşliği ve dostluğu ilişkilerimizin daha da derinleşmesini sağladı. Azerbaycan halkı gösterilen dostluğu, kardeşliği hiçbir zaman unutmaz. 1918'de Azerbaycan'a Bolşevik Ermeni işgalinde kardeş Türkiye'nin Azeri halkını bu katliamdan kurtarmasını hiçbir zaman unutmadık. Bugün de iki ülke yine tarih yazıyor. Kardeş Türkiye'nin her zaman topraklarımıza barışı ve güveni getireceğini gördüğümüz için ilişkilerimiz hep iyi oldu ama bugün bu ilişki daha üst noktalara çıktı. Türkiye'nin desteği Azerbaycan'ı daha da güçlü kıldı. Bundan gurur duyuyoruz.
Azerbaycan hem Aliyev ve hem Erdoğan'ın belirttiği gibi masada Türkiye'nin olması noktasında çok ısrarcı ve artık Türkiye masada. Türkiye Güney Kafkasya ülkelerine komşu ve buradaki barış ve güvenliğin sağlanması lehine. Ayrıca Azerbaycan'ın güvenliği ve toprak bütünlüğü kardeşlik bağları nedeniyle Türkiye için kendi toprak bütünlüğü kadar önemli. Aynı zamanda Türkiye hala AGİT Minsk grubunun üyesi. Türkiye sadece burada değil diğer coğrafyalarda da sulha, güvenliğe, adalet ve hakkın yerini bulmasına katkı sağlayan; uluslararası hukuku, barışı destekleyen bir ülke. Bunun için kardeş Türkiye'nin masada olması şarttır. Bu olmazsa olmazımızdır. Barış ve müzakere sürecinde daha önce güvenlik konseyin aldığı 4 kararda belirtildiği gibi Ermenistan'ın Azerbaycan'ın işgal ettiği topraklarından çıkması yönünde çabalar olacaksa biz bunu her zaman destekleriz.
ERMENİ HALKI İÇİN DE BARIŞ İSTİYORUZ
İnşallah topraklarımız işgalden kurtulur ve her bir Azerbaycanlı göçmenin 30 yıllık vatan hasreti son bulur, bu bölge de barış olur. Ermeni halkına da barış temenni ediyorum. Bizim Ermeni halkı ile bir davamız yok. Karabağ'da yaşayan Ermeniler içinde aynı imkanları yaratmaya hazırız. Eminiz ki Karabağ'da yaşayan Ermeniler de bu işgalden dolayı eziyet çekmekte. Coğrafyamıza barış arzuluyoruz. Ermenistan sahte tarihler ışığında yürütülen politika ve psikolojiden kurtulur, Azerbaycan ve Türkiye ile iyi komşuluk ilişkisi kurarsa bundan fayda görmüş olur.
GENCELİLERİ KORKUTACAĞINI SANANLAR YANILDI
Ben Gence doğumluyum ve gerek ailem gerek akrabalarım halen Gence'de yaşamakta. Ermenistan'ın roket attığı yerde çocukluğumda arkadaşlarımla beraber oynardım. Bu yüzden diğer ülkelerden diplomatlara ve siyaset adamlarıyla Gence'ye bu kentle ilgili güzel anılarımdan konuşmak yerine roket atıldığı için gitmek bana çok zor geldi. Halkımızın başı sağolsun. Gence'yi vurarak halkı panikle kaçıracağını düşünenlerin hesabı tutmadı. Gence halkı merttir. Tatarlar'ın Azerbaycan'a yaptığı saldırıda büyük direniş göstermişlerdir. 1920'lerde Bolşevikler'le mücadele etmişlerdir. Bu nedenle Gence'nin de halkının da tarihimizde önemli bir yeri vardır.
DÜNYAYA SESİMİZİ DUYURAN TÜRK MEDYASINA TEŞEKKÜR EDERİZ
Bu savaşın bir adı da enformasyon savaşıdır ve Ermenistan tarafından ülkemize karşı geniş bir kara propaganda yapılmaktadır. Biz kardeş ülke Türkiye'deki medyaya Azerbaycan halkının sesini gerek Türkiye gerekse de dünyaya duyurduğu için çok teşekkür ederiz.
DAĞLIK KARABAĞ'DA PKK KORİDORU KURDULAR
27 Eylül'de savaş başlamadan önce elimizde Ermenistan'ın Irak büyükelçisi ve Ermeni istihbaratının PKK'yla irtibatta olduğuna dair bilgiler vardı. Bu bilgileri medyada açıkça dile getirdik. PKK'yı Azerbaycan'ın işgal edilmiş topraklarına getirmek için koridor oluşturdular. Burada PKK kampları da var. Ermenistan'ın sahadaki taktikleri PKK'nın orada olduğunu işareti. Bölgede betonlarla tüneller oluşturulması, çukurlar kazılması, ateş sistemleri PKK'ya özgüdür.
Azerbaycan, Ermeni cephelerinde ön sıralarda olan askerlerin içinde gerek hareket biçimleri ve taktikleri, gerekse görünüş farklılıkları itibariyle PKK'lıların bulunduğunu tespit etmiştir. En son 100-200 PKK'lının Ermenistan üzerinden Dağlık Karabağ'a geçeceği bilgisini aldık. Bunu esir alınan Ermeni subaylar beyan etti. Fakat dünya çifte standartla bunları terör örgütü olarak görmeyerek insanlık suçuna iştirak ediyor. Lübnan, Suriye ve dünyanın farklı yerlerinde yaşayan diaspora üyeleri de Dağlık Karabağ'a savaşmak için geliyor. Lübnan'dan paralı askerler geldiğine dair ciddi şüphelerimiz var. Hatta Ermenistan sahte bilgiler vererek sivil uçaklarla silah taşıyor