Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Günah çıkarma partisi

Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan. AK Parti sayesinde siyaset basamaklarını hızla yükselip, Bakanlık/Başbakanlık koltuğundan olunca dümen kırarak parti kuran iki isim. Ve elbette Babacan'ı yönlendiren ve muhalefetin 2023 cumhurbaşkanı adayı olmayı dört gözle bekleyen Abdullah Gül.
Bu üç ismin "koltuk gitti, dava bitti" tavrı dışında bir ortak yönü daha var. Siyaset sahnesindeki yerlerini AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a borçlu olmalarından kaynaklı bir ortaklık aslında. Kendileri ile yapılan röportajlara bakın, ilk refleksleri aynı: AK Parti ile irtibatlı geçirdikleri yıllara dair günah çıkarmak.
Gezi mi? Kalbim protestocularda kaldı.
Darbe mi? Hükümetin yanlışları yüzünden.
Referandum mu? Bize soran olmadı.
"Barış" akademisyenleri? Hep itiraz ettim.
Cumhur İttifakı mı? Görmedim, duymadım, bilmedim.
Madem durum bu kadar vahimdi, Babacan neden partiden istifa için ta Temmuz 2019'u bekledi? Ya da "AK Parti büyük bir davanın adıdır. Eğer bir gün bu davaya ihanet edersem yüzüme tükürün" diyen Davutoğlu neden Eylül 2019'u bekledi?
Söyleyeyim: Çünkü son ana dek Erdoğan'ın partiden izole edilmesi gibi bir ihtimalin gün yüzüne çıkmasını beklediler. Umduklarını bulamayınca da "belki şehre bir ara rejim gelir, biz de payımızı alırız" düşüncesiyle kendi partilerini kurdular.
Ama kimse partilerin adlarını da programlarını da bilmiyor. Zira tek alamet-i farikaları Erdoğan'a ayrı bir muhalefet bloğu oluşturma ihtimalleri ve bu ihtimale sevdalı diğer muhalefet partileri...
O yüzden benden size bir kolaylık olsun: Babacan'ın partisi, Davutoğlu'nun partisi diyerek kendinizi yormayın. "Günah çıkarma partisi" deyin, anlaşılır. Zaten yok birbirlerinden farkları...

***

"İnsan Müzesi"

İçinde, dünyanın çeşitli ülkelerinden getirilen 18.000 kafatası bulunan Paris'teki müzenin adı buymuş. Fransız sömürgeciliğine direnen 30 şehidin kafatasının da yüz yıldır bu müzede tutulduğu 2011'de fark edildi. Cezayirli direnişçilerin kafatasları geçtiğimiz hafta Cezayir'e teslim edildi ve defin işlemleri yapıldı.
"İnsan Müzesi" adı şaşırtıcı değil. Zira Fransa, "kara kıta"da işlediği çalma, el koyma ve öldürme suçlarını içeren sömürgeci düzenine de "medenileştirme misyonu" adını koymuştu. Bu 'misyona' direnen milyonlarca Cezayirliyi öldürdüğü yetmemiş gibi kafataslarını da alıp adını 'insan' koydukları müzede sergiledi. Kan dondurucu bir barbarlık. DEAŞ kafa kesiyordu; bunlar kesip üstüne sergileyip para da kazanmışlar!
Cezayir Ulusal Marşı, "Ey Fransa, Seninle hesabımız bitmedi" der. Bilinsin: O "hesaba" ortağız, bizim de bitmedi!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA