Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2003'te Siirt'ten seçilerek Başbakan olduğu döneme dek 58 hükümet kurulmuş. Size 58 hükümet ve 80 yıl boyunca, salgın hastalıkla mücadele noktasında hiçbir hükümetin ulusal plan hazırlamadığını söylesem, ne dersiniz?
Maalesef gerçek bu. 1973 yılında, 'Bulaşıcı ve Salgın Hastalıklar Çıktığında Alınacak Tedbirlere Uyulmaması Halinde Uygulanacak Ceza Yönetmeliği' dışında hükümetlerin hiçbiri milletini böylesi bir musibete karşı hazırlayacak adımı atmamış.
Erdoğan'ın Başbakanlığında ise ilk plan olan "Kuş Gribi ve İnsana Tesir Eden Salgına Karşı Hazırlık ve Mücadele" 2006 yılında hazırlanmış. Ayrıca yine aynı yıl, Küresel Bir Grip Salgını Konusunda Yapılması Gereken Hazırlıklar isimli 2006/23 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayımlanmış. Bu genelge ile merkez ve taşra örgütlerinin olası pandemilere karşı nasıl tedbir alacağı ve hazırlık yapacağı detaylandırılmış.
Yine aynı yıl, Türkiye'nin ilk Pandemi Ulusal Faaliyet Planı, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış ve Nisan 2006'da yayımlanmış. Evet, doğru okuyorsunuz; Erdoğan'ın Başbakanlığına değin Türkiye'nin pandemi ile mücadele konusunda ulusal plan bazında hiçbir çalışması olmamış!
Başbakanlık'ın Kanatlı Hayvanlarda Görülen Kuş Gribi Salgını Konusunda Yapılması Gereken Hazırlıklar isimli genelgesi 2010 yılında yayımlanmış. 2015 yılında ise pandemileri de içeren Türkiye'nin ilk Hastane Afet ve Acil Durum Planları (HAP) Uygulama Yönetmeliği yayımlanmış. Ve en son, bugün bu kadar hazırlıklı olmamızı sağlayan etkenlerin başında gelen Küresel Grip Salgını (Pandemi) konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, geçtiğimiz senenin mayıs ayında yayımlanmış.
Genelgenin girişindeki şu ifadeler, öngörülü bir liderin başta olmasının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor:
"İnfluenza virüslerinin genetik yapısında meydana gelen değişikliklere bağlı olarak yeni tipte bir influenza virüsü ortaya çıkabilmekte ve insandan insana kolayca geçiş yeteneği kazanabilmektedir. Yeni tipte influenza virüsü ile daha önce hiç teması olmayan ve/veya virüsün yol açacağı enfeksiyonun gelişmesine yatkın olan kişilerin önemli bir kısmının etkilenmesiyle pandemi ortaya çıkabilmektedir. Nüfusun büyük çoğunluğunu etkileyebilecek böyle bir pandemi ihtimaline karşı kamu kurum ve kuruluşlarınca alınması gereken tedbirler aşağıda belirtilmiştir."
Merkezde Sağlık Bakanlığı'nın koordinasyonunda ve 81 ildeki İl ve İlçe Sağlık Müdürlükleri dahil edilerek yurdun neresinde pandemi tehdidi ortaya çıkarsa, atılacak adımların önceliği, alınacak tedbirler sıralaması ve hazırlık denetimleri bu genelge dahilinde hayata geçirilmiş.
Bu sayede, Dünya Sağlık Örgütü, 15 Ocak'ta dünyaya hâlâ koronavirüsün insandan insana geçtiği kanıtlanamayan bir hastalık olduğu yalanını söylerken, Türkiye 10 Ocak'ta Bilim Kurulu'nu oluşturmuş, 14 Ocak'ta 2019-nCoV Hastalığı Rehberi" Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanmıştı.
28 Ocak'ta ise, yani ülkemizde ilk vakanın görülmesinden 45 gün önce, Sağlık Bakanlığı, Türkiye'de vaka saptanması hâlinde yapılacaklar tek tek belirlenmiş ve hazırlıklar tamamlanmıştır.
Elbette yapılan hazırlıklar bununla sınırlı değil. Erdoğan, başa geldiğinden itibaren Türkiye'nin sağlık sistemini tabiri caizse 'baştan yarattı'. Sigortasız hiç kimse kalmadı. Devlet hastaneleri ile özel ve vakıf hastaneleri koordinasyonunu sağladı. Randevu sistemi, aile sağlık ocakları, e-nabız ile hem reelde hem de dijitalde sağlık sistemini halka sadece ulaşılabilir hale getirmedi hem de ucuz ve erişilebilir hale getirdi.
Muhalefete göre 'israf' olan Şehir Hastaneleri sayesinde bugün yoğun bakım ünitesi, solunum cihazı, tetkik cihazı varlığı açısından Avrupa Birliği ülkeleriyle yarışır ve çoğunu geçer hale geldik.
Söz konusu ölüm-kalım meselesi ise siyaset biter. "Yiğidi öldür, hakkını yeme" düsturunca, bana sorarsanız hepimizin Erdoğan'a bir teşekkür borcu var. Kamu kaynaklarını şayet halk sağlığı için bu kadar geniş biçimde kullanmamış olsaydı, biz de Fransa gibi maske peşinde koşacak, İngiltere gibi yaşlılarımızı hastanelere kabul etmeyecek, Amerika gibi ölülerimizi bile gömecek yer bulamayınca parkları mezarlığa dönüştürmeyi düşünecektik.
Kaynak: Genelgeler kronolojisi için sağlıkçıyız sitesinde yer alan Dr. Ertunç Mega'nın "İdarenin Pandemilere Yönelik Düzenleyici İşlemleri" makalesinden faydalandım.