Başkan Erdoğan, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel'in daveti üzerine günübirlik çalışma ziyareti için Brüksel'e geldi. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in de hazır bulunacağı görüşmenin gündemi mülteci meselesi ve İdlib olacak. Ziyaret sırasında Başkan Erdoğan'ın, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'i de kabul etmesi bekleniyor.
Görüşmelerin ayrıntılarını salı (bugün) itibarıyla daha net öğrenmiş olacağız. Ancak birkaç noktayı hatırlatalım:
Türkiye, dünya üzerinde en çok mülteciyi ağırlayan ve millî gelirine kıyasla en çok insanî yardım yapan ülke. Ayrıca İdlib'den kaçan 1 milyon mülteci, Türkiye sınırında bekliyor ve onların ihtiyaçlarını da Türk Kızılay'ın yanı sıra Türk STK'ları karşılıyor. Devletin sivil toplum ile işbirliği içinde yaptırdığı briket evlerde kalan mültecilerle alakalı sadece Alman Şansölyesi Merkel, 25 milyon euro yardım sözü vermişti ama bu söz bile yerine getirilmedi.
Gerçi Avrupa Birliği, mülteci konusunda Türkiye'ye verdiği hangi sözü tuttu ki? Ne vize muafiyeti, ne 6 milyar euro yardım, ne Gümrük Birliği anlaşması ne de AB üyelik sürecinde açılacak fasıllar...
Hiçbir sözünü tutmayan AB'nin, her sözünü yerine getirmiş Türkiye'ye borcu oldukça fazla. Bunun üzerine İngiltere'nin üyelikten ayrılması, ham petrol fiyatlarının inmesiyle serbest düşüşe geçen Avrupa piyasaları, büyüyen koronavirüs tehdidinin ekonomiye yansıyan panik havasını da katarsanız, AB'nin son mülteci krizi noktasında Türkiye'nin işbirliğine ihtiyacının ne kadar büyük olduğu da netleşir.
Türk İçişleri Bakanlığı rakamlarına göre, mevcut durumda yaklaşık 145 bin sığınmacı Yunanistan sınırından giriş yapmış bulunuyor.
Çünkü sınır, Yunanlıların polis yığdığı kapılardan daha uzun ve çaresiz insanlar ne pahasına olursa olsun bu geçişi gerçekleştiriyor.
Maalesef, Türkiye'den katbekat büyük ekonomik güce sahip Avrupa kıtası ise birkaç yüzbin mülteci karşısında hem aklını hem de vicdanını kaybetmiş görünüyor. Yunan polisi, şimdiye dek üç mülteciyi öldürdü ve yüzlercesini biber gazına boğup, onlarcasını yaraladı. Yunan Sahil Güvenliği, sopalarla botunu patlatmaya çalıştığı, ateşli silah kullanarak yakınına ateş ettiği mülteci botlarını batırmaya çalışıyor. Sınırın öte yanında ise Edirne Valiliği ve Türk STK'lar, mültecilere yemek dağıtıyor, temel ihtiyaçlarını karşılıyor, gaza maruz kalanların veya yaralananların tedavisini gerçekleştiriyor.
Öte yandan Avrupa Komisyonu Başkanı, Yunan sınırına gelip, daha fazla polis, daha fazla silah ve 700 milyon euro para yardımı sözü veriyor.
Mültecilere uygulanan zulümle alakalı tek söz yok. Yunanistan'ın sığınma başvurularını Cenevre Anlaşması ve AB mülteciler kanununa aykırı olarak bir aylığına askıya almasına tek söz yok.
Avrupa, dünyaya insan hakları dersi verebilecek pozisyonda olmadığını bir kez daha kanıtlıyor. Türkler ise etik çöküş içindeki Avrupa'yı sınırın öte yanından esefle izliyorlar, mülteci kardeşleriyle birlikte...