FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızışı 12 Eylül darbesinden sonra başlamıştır. İlker Başbuğ da kitabında, Fetullahçıların ordudaki varlığını 1980'lerde hissetmeye başladığını ifade etmiştir.
Darbenin öncü isimlerinden Akın Öztürk, Hava Harp Okulu'na (HHO) 1973'te girmiştir.
Yine Akıncı Üssü'nden Ankara'ya bombalar yağdıran darbeci Hakan Evrim, 1984 girişlidir. Sedat Ergin'in belirttiğine göre darbeye katılan havacı 43 generalin 21'i 1980-83 aralığında, 19'u 1990'ların başında, 3'ü ise 1980 öncesi HHO'na girmiştir.
Balyoz davasında mahkûm edilen Kurmay Albay Mustafa Önsel, kitabında 1986 yılındaki Kuleli'ye giriş sınavında soruların FETÖ'cüler tarafından çalındığının ortaya çıktığını ancak olay çok büyütülmeden 10 kişinin atılmasıyla mevzunun kapatıldığını yazmıştır. O dönem girişlilerin devamı, Kara Harp Okulu'ndan mezun edilmiş ve en çok kurmay subayın çıktığı 1994 mezunları, darbede kilit rol oynamıştır. (Hakkı Kurban, Akşam) Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Emir Subayı Yarbay Levent Türkkan da darbe girişimi sonrası tutuklanmasının ertesinde verilen sorularla 1989'da Işıklar Askeri Lisesi'ne girdiğini itiraf etmiştir. Aynı şekilde İlker Başbuğ'un talimatıyla Kozmik Oda'yı FETÖ'cülere açıp devletin mahreminin sızdırılmasında etkin olduğu düşünülen eski Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse'nin kaç girişli olduğunu da İlker Başbuğ söyleyebilir.
Yani FETÖ'nün TSK'ya sızmaya ve yükselmeye başlaması, AK Parti iktidarından 20 yıl önce başlayan bir süreçtir. "AK Parti iktidarında da FETÖ'cülerin TSK'daki yükselişi devam etmiştir" diyebilirsiniz ama en üst askerî düzeye gelmiş eski bir Genelkurmay Başkanı'nın ellerini yıkayıp suçu AK Parti'ye yükleyebilmesi hayret vericidir.
Başbuğ, TBMM Darbe Komisyonu'nda, bir yandan 2008-2010 arasında FETÖ'ye karşı tek başına mücadele verdiğini söylemiş, diğer yandan ordudan FETÖ'cülerin neden temizlenmediği sorulduğunda ise "yetkisi ve imkânı olmadığını" iddia etmişti. 2012 sonrasında ise Erdoğan'ın bu mücadeleyi tek başına verdiğini ifade etmişti. AK Parti iktidarından önceki 22 yılda TSK'dan binlerce kişi dini hayat tarzı sebebiyle atılmışken, sadece 400 kişi Fetullahçılıktan atılmıştı.
Peki FETÖ'cüler, adli müşavirlikten emir subaylığına, personel başkanlığından atama dairelerine kadar TSK'nın en önemli kadrolarını doldururken vatansever ve Atatürkçü komutanlarımız ne yaptı? FETÖ'cüler ellerinde içki, kollarında başı açık eşleri onları ayakta uyuturken, komutanlarımız neden rahatsız olduklarını 27 Nisan e-muhtırasıyla şöyle anlatmıştı:
"Ankara'nın Altındağ ilçesinde "Kutlu Doğum Şöleni" için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli'de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli'nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulu'nda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir. Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir (...)
Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir.
Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur (...) Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir." Daha önce partisi defalarca kapatılmış, kendisi hapisten çıkalı 7 sene olmuş Erdoğan, kendisine açıkça darbe mesajı veren bir yapının asla buna kalkışmayacağına mı inanmalıydı?
Erdoğan'ı bırakın, bu millet neden darbeci olduğunuza inandı ve o davaları destekledi? Muhtıradan bir yıl sonra Ergenekon soruşturmasıyla başlayan sürece dönüp baktığınızda çuvaldızı bırakın, iğneyi bile kendinize dokundurmayacak mısınız?
Hadi dokundurmadınız, bir de sadece sizi değil, bu ülkeyi FETÖ'den kurtaran lideri mi suçlayacaksınız? FETÖ'cü siteler bile sizin demeçlerinizi çarşaf çarşaf yayınlarken, bir durup düşünmeyecek misiniz?
FETÖ mağduru gazeteci Nedim Şener'in dediği gibi, "Darbe gecesine gelindiğinde, Kurmay subayların yüzde 72'si, 84 il istihbarat şube müdürünün yüzde 74'ü, 7 bin personelin 6 bin 500'ü, 13 bin hakim ve savcının 4 bin 500'ü FETÖ'cüydü. Bu ülkede devlet, FETÖ'ydü. Erdoğan, FETÖ'cülerin yönettiği devlete sızdı ve onları devirdi." Tarih de bunu böyle yazacak.